Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/1315 E. 2014/762 K. 06.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1315
KARAR NO : 2014/762
KARAR TARİHİ : 06.02.2014

Mahkemesi :Torbalı 2. Asliye Hukuk Hakimliği

Tarihi :18.12.2012

Numarası :2011/404-2012/696

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat Ö.. Y.. geldi. Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmış olup, davada bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan ilâmsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptâli ile takibin devamı ve %40’dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsili istenmiş, mahkemece davanın yazılı belgeyle kanıtlanamadığı, açıkça muvafakat edilmediğinden tanık dinlenmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

HMK’ın 200/1. maddesi uyarınca 2.500,00 TL’yi geçen hukuki işlemlerin senetle ispatlanması zorunludur. Aynı maddenin 2. bendine göre de senetle ispatı gereken hususlarda tanık dinlenebilmesi ancak karşı tarafın açık muvafakatı halinde mümkündür. Bu hükümler uyarınca akdî ilişkinin varlığının yazılı belgeyle ispatı zorunludur. Ancak akdî ilişki davalı yanca kabul ve ikrar edilmişse ayrıca yazılı belgeyle ispatı aranamaz.

Somut olayda, davalı borçlu icra müdürlüğüne verdiği 02.08.2011 tarihli itiraz dilekçesinde alacaklı R..Ö..’in bir kısım işleri yapmadan inşaattan ayrıldığını, ayrıldığı döneme kadar hakettiği tüm alacakların kendisine ödendiğini belirterek akdî ilişkinin varlığını kabul ve ikrar etmiştir. Davalı icra takibine itiraz dilekçesindeki kabul ve ikrarı ile bağlı olduğundan akdî ilişkinin varlığı konusunda bir çekişmenin olmadığı kabul edilmelidir. Esasen, yanlar arasındaki uyuşmazlık davacı yüklenicinin işi hangi tarihte terk ettiği, terk tarihine kadar davacının hangi işleri yaptığı, hangi işleri yapmadığı, yapılan işlerin metrajının ve bedelinin ne olduğu noktalarında toplanmaktadır. İhtilâflı konular hukuki işlem niteliğinde olmadığından, bu nedenle senetle ispat kuralına tâbi bulunmadığından tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.

O halde mahkemece, HMK’nın 169 ve devamı maddeleri uyarınca her iki taraf isticvap edilerek davacının işi hangi tarihte bıraktığı, işin bırakıldığı tarihe kadar hangi işlerin davacı tarafından, hangi işlerin davalı tarafından yapıldığı taraf beyanlarıyla belirlenmeli, tarafların anlaşamadıkları çekişmeli işlerin ise kim tarafından yapıldığı konusunda gösterilen tanıklar dinlenilmeli, mahallinde teknik bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak davacı tarafından yapımı gerçekleştirilen işlerin metrajı ve bedeli 818 sayılı BK’nın 366. maddesi hükmünce davacı tarafından kabul edilen birim fiyatları geçmemek üzere yapıldıkları tarihteki serbest piyasa rayiçleriyle hesaplanmalı, bulunan tutardan kanıtlanan ödemeler düşülerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.

Mahkemece, akdî ilişkinin kapsamının ve akdî ilişki kapsamında yapımı gerçekleştirilen işlerin neler olduğunun tanıkla ispatlanabileceği gözardı edilerek, yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.