Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2013/1028 E. 2014/1322 K. 26.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/1028
KARAR NO : 2014/1322
KARAR TARİHİ : 26.02.2014

Mahkemesi :Akçakoca Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :20.06.2012
Numarası :2008//355-2012/283

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığı iddia olunan iş bedeli alacağının tahsili istemiyle başlatılan ilâmsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama sonunda mahkemece, HMK’nın 200. maddesi uyarınca davacının akdî ilişkinin varlığını yasal ve yazılı delillerle kanıtlamakla yükümlü olduğu, fatura tanzim ve tebliğinin tek başına akdî ilişki kurulduğunun kanıtı olamayacağı, yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunulmadığından ve karşı tarafın onayı bulunmadığından akdî ilişkinin varlığının tanık delili ile kanıtlanamayacağı, davalının teklif edilen yemini de eda ettiği, akdî ilişkinin kanıtlanamadığı gerekçeleri ile dava reddedilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekili 26.01.2009 tarihli cevap dilekçesinde, dava konusu villanın PVC işleriyle ilgili olarak davacı ile davalı arasında yazılı veya sözlü olarak yapılmış bir eser sözleşmesi bulunmadığını, inşaatın PVC dahil tüm işlerinin davalı tarafından sözlü anlaşma ile dava dışı yüklenici F.. A…’a verildiğini, PVC imalâtına ait ödemelerin de dava dışı yükleniciye yapıldığını, davacının dava dışı yüklenicinin taşeronu olup ancak akidine
karşı talepte bulunabileceğini, davalıdan bir talepte bulunamayacağını savunarak davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddini istemiş ise de; davalı vekili sonradan verdiği 14.02.2010 tarihli dilekçesinde, dava dışı yüklenici ile PVC konusunda bir sözleşmelerinin bulunmadığını, yani davalı ile dava dışı yüklenici arasındaki eser sözleşmesinin dava konusu PVC imalâtını kapsamadığını kabul ve ikrar etmiştir. Davalı asil G.. U.. da teklif edilen yemini hakim huzurunda eda ederken, bir adet villanın PVC işleri konusunda davacı ile arasında bir öngörüşme yapıldığını, ancak telefonla dönüleceği belirtilerek anlaşma sağlanmadan ayrıldıklarını, işin yapılması yönünde bir talepte bulunmadığı, bir talimat da vermediği halde 1 ay sonra inşaat mahalline vardığında imalâtın yapılmış olduğunu gördüğünü, yapılan işler talebi olmadan ve onayı alınmadan yapıldığından, ayrıca kalitesiz olduğundan bedelini ödemek istemediğini, istenen bedelin de fahiş olduğunu beyan etmiştir.
Dava konusu imalât, davalı ile dava dışı yüklenici arasındaki sözleşmenin kapsamı dışında kaldığına ve taraflar arasındaki öngörüşmeyi takiben herhangi bir engellemeyle karşılaşılmadan davacı tarafından yerinde fiilen yapıldığına göre, taraflar arasında akdî ilişkinin kurulduğunun kabulü gerekir. Akdî ilişkinin varlığı davalının beyanları ile sabittir. Mahkemenin akdî ilişkinin kanıtlanamadığına dair gerekçesi dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Dosya kapsamından, davalının dava konusu imalâtı kalite yönünden uygun bulmayarak söktürüp depoya kaldırdığı anlaşılmaktadır. Davalı bu davranışı ile dava ve sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 360. maddesinde sayılan seçimlik haklardan “sözleşmeden dönme” hakkını kullanmıştır. O halde taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu imalâtın iş sahibinin kullanamayacağı ve nısfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu veya mukavele şartlarına aykırı olup olmadığı, iş sahibinin eseri kabulden imtina edip edemeyeceği,eserdeki kusurlar yukarıda belirtilen derecede önemli değilse bu kusurlar nedeniyle iş bedelinden ne miktar tenzilat yapılması gerektiği, yani davacının ne miktar alacağa hak kazandığı noktasında toplanmaktadır. Yanlar arasında yazılı olarak yapılmış bir sözleşme bulunmadığından dava konusu imalâtın kalite ve nitelik yönünden sözleşme şartlarına uygun olup olmadığının BK’nın 70. maddesindeki ölçütlere göre belirlenmesi, bedelinin de BK’nın 366. maddesi uyarınca mevcut durumu dikkate alınarak (varsa eksik ve kusurları tenzil edilerek) işin yapıldığı tarihteki piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerekir.
O halde mahkemece yapılacak iş, dosyadaki raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/23 D. iş sayılı tespit dosyası ile davalı yanca sunulan CD görüntüleri de değerlendirilmek suretiyle ek rapor alınarak, davalı tarafından kabul edilmeyerek sökülüp depoya kaldırılan imalâtın kusurlu ya da sözleşme şartlarına aykırı olup olmadığı, varsa bu kusur ve sözleşmeye aykırılıkların eserin reddini gerektirecek nitelikte mi, yoksa bedelden indirim yapılmasını gerektirecek nitelikte mi olduğunu açıklığa kavuşturmak, imalâttaki kusur ve aykırılıklar eserin reddini gerektirecek derecede önemli ise davacının herhangi bir bedele hak kazanamayacağı, davalının seçimlik hakkını sözleşmeden dönme yönünde kullanmasının yerinde olduğu kabul edilerek davayı reddetmek, imalâtta kusur ve aykırılık bulunmadığı ya da kusur ve aykırılıkların yukarıda belirtilen derecede önemli olmadığı durumda ise seçimlik hakkın bedelden indirim yapılması yönünde kullanılması gerektiği kabul edilerek dava konusu imalâtın bedelini BK’nın 366. maddesi uyarınca imalâttaki kusur ve aykırılıklar dikkate alınıp tenzil edilmek suretiyle işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre belirlemek, davacının A…Noterliğinden gönderdiği 16.06.2008 tarihli … sayılı ihtarname davalıya 23.06.2008 tarihinde tebliğ edilerek tanınan 3 günlük ödeme süresinin sonunda 27.06.2008 tarihinde davalı temerrüde düştüğünden bu tarih ile 01.07.2008 takip tarihi arasındaki işlemiş faizi hesaplatmak, belirlenen asıl alacak ve işlemiş faiz alacağı yönünden davayı kabul etmek, alacak miktarı likit olmayıp bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı istemini reddetmek, takip talebinde yer alan ihtar masrafını ise yargılama giderlerine dahil ederek davadaki haklılık oranına göre taraflara paylaştırmaktan ibarettir. Mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile davanın yazılı gerekçelerle reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 4,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 26.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.