Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2012/973 E. 2013/345 K. 24.01.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/973
KARAR NO : 2013/345
KARAR TARİHİ : 24.01.2013

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat Ç.. Y.. ile davalı vekili Avukat Ö..G.. geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –
Dava, ödenen iş bedelinin istirdadı için yapılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemleriyle açılmış, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne dair kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tarihi itibariyle uygulanması gereken HUMK’nın 9. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının ikametgâhı mahkemesi, aynı Kanun’un 10. maddesine göre sözleşmelerden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi, yine aynı Kanun’un 22. maddesine göre, taraflar arasında yetki sözleşmesi yapılmışsa yetkili mahkeme, yetki sözleşmesinde belirtilen yer mahkemesidir. İcra İflas Kanunu’nun 50/I. maddesine göre de takibe yetkili icra müdürlüğü HUMK’da belirtilen yetki hükümlerine göre belirlenir. Bu durumda davacıya dava açmak ve takip yapmak üzere seçimlik hak verilmiş olup; davacı, bu üç yerden birisinde borçlu aleyhine icra takibinde bulunabilir ve dava açabilir.
Dosya içersinde bulunan Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2009/6956 takip sayılı dosyasının ve taraflar arasında yapılan 23.05.2008 günlü “icap ve kabul” beyanlarını içeren fakslarla kurulan eser sözleşmesinin incelenmesinden; davalı yüklenicinin ikametgâhının ve sözleşmenin ifa edileceği yerin Ümraniye olduğu, sözleşmede yetkili icra dairesi ve mahkemenin belirlenmediği anlaşılmıştır.
Davalı yüklenici vekili Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2009/6956 takip sayılı dosyasına vermiş olduğu itiraz dilekçesinde öncelikle yetki itirazında bulunmuş ve yetkili İcra Müdürlüğü’nün Ümraniye İcra Müdürlüğü olduğunu ileri sürmüştür. Geçerli bir icra takibinin varlığının kabul edilebilmesi için öncelikle icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde yapılması gerekmekte olup, mahkemece de icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın öncelikle incelenmesi gerekir.
Somut olayda; yetkili icra dairesinin Ümraniye İcra Müdürlüğü, yetkili mahkemenin ise Ümraniye Asliye Hukuk Mahkemesi’nin iş bölümü bakımından bağlı olduğu Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi olmasına karşın icra takibinin Ankara’da yapıldığı ve davanın da bu şehirde açıldığı anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece; 17.10.2010 günlü duruşmada dava konusu alacağın para alacağı olması nedeniyle yetki itirazının reddine karar verilmişse de; Borçlar Kanunu’nun 73/I. maddesinde getirilen düzenlemenin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Zira; bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda bu maddeye göre yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün tayini halinde; para borçlarıyla ilgili tüm ihtilâfların davacının ikametgâhında takibe ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki, bu da; HUMK ve İİK’da yer alan yetki ile ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir ihtilâfta yetkili icra müdürlüğü ve mahkemenin tayininde Borçlar Kanunu’nun 73. maddesi hükmü dikkate alınamaz.
Tüm bu açıklamalar ışığında; yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle işin esasına girilmeden davanın reddine karar verilmesi gerekirken Borçlar Kanunu’nun 73/I. maddesine dayanılarak yetki itirazının reddine karar verilip işin esası hakkında hüküm oluşturulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle kararın davalı yüklenici yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 900,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin ve Yargıtay Başvurma harçlarının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 24.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.