Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2011/6768 E. 2012/1359 K. 07.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6768
KARAR NO : 2012/1359
KARAR TARİHİ : 07.03.2012

Davacı … ile davalı … İnş. A.Ş. arasındaki davadan dolayı … 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.11.2009 gün ve 2007/164-2009/694 sayılı hükmü onayan Dairemizin 15.06.2011 gün ve 2010/2834-2011/3547 sayılı ilâmı aleyhinde taraf vekillerince karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Yargıtay ilâmında belirtilen gerektirici nedenler karşısında ve özellikle dava tarihinden sonra onaylanan 1/1000’lik uygulama imar plânında dahi 129 ada 2 parselin rekreasyon alanında kalması nedeniyle bir parselde sözleşme şartlarında inşaat yapılmasının imkânsız olmasına göre HUMK’nın 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE ve HUMK’nın 442. maddesi hükmünce 215,00’er TL para cezası ile bakiye 5,70’er TL red harcının karar düzeltme isteyen taraflara yükletilmesine, 07.03.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY YAZISI-

Dava sözleşmenin feshi istemiyle açılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, temyiz üzerine Dairemizce onanan karara karşı davalı taraf karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Feshi istenen sözleşme 14.10.2005 tarihlidir. Davacıya ait 129 ada 1. ve 2. nolu parsel ile 130 ada 1 nolu parselde davalı sözleşme şartlarında inşaat yapıp %30’unu davacıya teslim edecektir. Davanın açıldığı tarih 09.10.2006’dır. Sözleşmenin imzalanmasından sonra bir yıl içinde fesih talep olunmuş, dava kabul edilmiştir.
Oysa; bilindiği gibi inşaat yapımı 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun emredici hükümleri doğrultusunda öncelikle inşaat yapılacak taşınmazın imar planlarının belediyelerce yapılmasına, onanmasına, kesinleştikten sonra ise plan ve projelerin hazırlanıp yine resmi mercilerden ruhsat alınmasına bağlıdır. Taşınmazların inşaat yapımına uygun hale gelmeden yüklenicinin ise başlamasını istemek en azından kamu düzeni gereği mümkün olmadığı gibi, işin başında imar durumunu bilen davacı açısından da iyi niyetli bir davranış olarak değerlendirilemez. Olayda ileride oluşacak bir imar durumu vardır. Taraflar oluşacak imar durumunu makul bir süre için beklemekle mükelleftirler. Dava tarihi itibariyle imar durumu oluşmamıştır. Bunun gerçekleştirilmesini davalıdan istemek de mümkün değildir. Davanın açıldığı tarih itibariyle makul bekleme süresi geçmemiş ve belirsizlik giderilmemiştir. Kısaca öncelikle yeterli süre beklenmeden imar durumunun sonucu alınmadan davanın açılması haklı bulunamaz.
Öte yandan; BK’nın 19 ve 20’nci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin konusunun imkânsız olamayacağı tabiîdir. Ancak imkânsızlık akdin bir bölümü ile ilgili ise, sadece bu bölümün ifasının imkânsız olması sözleşmenin tamanını her zaman geçersiz kılacağı anlamına gelmez. Nitekim davanın devamı sırasında oluşan imar durumuna göre akit konusu 3 adet parselden 2’sine inşaat yapımının mümkün olduğu, üçüncü parselin ise rekreasyon alanı olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Rekreasyon alanına ise sosyal tesisler vb. inşaatın yapımı mümkün olduğundan diğer iki parsel inşaatın bu parselden yararlanma imkânının olduğu ortadadır. Bu haliyle de sözleşmenin ifasının imkânsız olduğundan söz edilemez. En azından rekreasyon alanı olanak imar gören arsadan tarafların yararlanma imkânlarının olup olmadığı, varsa sözleşmenin ifasına etkisi ilgili belediyelerden sorulup, gerektiğinde bilirkişilerden rapor alınarak saptanmalıdır.
Yine dava tarihi itibariyle imkânsızlık belirsiz olduğundan geçen süreye göre davanın dinlenme imkânı yoktur.
Belirtilen nedenlerle mahkemenin sözleşmenin feshine ilişkin kararını ve Dairemizin onama kararını yerinde bulmadığımdan çoğunluk kararına katılmıyorum.