Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2011/6750 E. 2012/5214 K. 09.07.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6750
KARAR NO : 2012/5214
KARAR TARİHİ : 09.07.2012

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Davalar, alacağın tahsili istemleriyle açılmış; mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı şirket ile davalı şirket vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı şirket vekilinin tüm, davacı şirket vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yanlar arasında 15.09.2004 tarihinde adî yazılı şekilde sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşmeyi davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibi sıfatlarıyla imzalamışlardır. Davacı şirket tarafından açılan ve Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/400 E ve 2010/428 K sayılı kararı ile birleştirilen davanın davalısı … tarafından ise, sözleşme “garantör” olarak imzalanmıştır.
Mahkemece, davalı … ‘ın diğer şirketler arasındaki sözleşmeyi “kefil” sıfatıyla imzaladığı; ancak, kefalet limiti sözleşmede gösterilmediğinden, Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi hükmü gereğince, kefaletin geçersiz olduğu gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 110. maddesi hükmü gereğince, bir üçüncü kişinin edimini başka birine borçlanan kimse, edimin bu üçüncü kişi tarafından yerine getirilmemesinden doğan zararın tazmini ile yükümlü olur. Belli bir süre için yapılan yüklenimlerde, sürenin bitimine kadar garanti edene yazılı olarak başvurulmaması halinde yüklenimin hükümsüz olacağına ilişkin sözleşme yapılmış ise, bu sözleşme de geçerli olur. Ancak, somut olayda sözleşme kapsamı incelendiğinde; davalı …’in sorumluluğu için bir süre öngörülmediği sonucuna varılmaktadır.
Davalı …, şirketler arasındaki sözleşmeyi açıkça “garantör” sıfatıyla imzalamış ve imza bölümünde de yükleniminin kefalet olmadığı açıklanmıştır. Sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde de; davalı …’in diğer davalı şirketin sözleşmeyle yüklendiği edimlerinden dolayı ortaya çıkacak ekonomik açıdan zararlı eylemlerin tehlikesini davacıya karşı sözleşmeyle garanti etmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere; bu nitelikteki sözleşme, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 110. maddesinde sözü edilen “üçüncü kişinin fiilini taahhüt” niteliğinde bir garanti sözleşmesidir. Garanti sözleşmesi fer’i nitelikte olmayan bir sözleşmedir. Garanti veren işin tehlikelerini bağımsız bir yüklenimle kısmen veya tamamen üzerine almaktadır. Borçlar Kanunu’nun 110. maddesinde sözü edilen zarar, olumlu zarardır ve zararın ortaya çıkması ile birlikte istenebilir olur. Bu hukuksal nedenlerle, mahkemece, davalı … hakkındaki davanın kabulü ile tahsilde tekerrür etmemek koşuluyla 21.519,90 TL alacağın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekirken; nitelendirmede yanılgıya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Diğer taraftan, asıl davada 1.278,28 TL nisbi karar ve ilâm harcından peşin alınan 308,80 TL harcın mahsubu halinde 969,48 TL harcın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken; yanlış hesap yapılması ve ayrıca davanın tamamen kabul edilmiş olmasına karşı davalı şirket yararına 1.100,00 TL vekâlet ücreti takdiri kabul şekli bakımından doğru olmadığından bozma nedenidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte belirtilen nedenlerle davalı şirket vekilinin tüm, davacı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; 2. bentte açıklanan sebeplerle diğer temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacı şirket yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 948,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 09.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.