Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2011/3349 E. 2012/5149 K. 05.07.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3349
KARAR NO : 2012/5149
KARAR TARİHİ : 05.07.2012

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat … geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle açılmış; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, yanlar arasında imzalanan 16.05.2007 tarihli sözleşme uyarınca, davacının 15 adet tankın imalât ve montajı işini yüklendiğini, edimini yerine getirerek tankları davalının “Yalova yolu 10. km Bursa” adresindeki fabrikasına teslim ettiğini ve montajını 01.10.2007 tarihinde tamamladığını, iş bedelinin ödenmeyen kısmının 125.000 euro olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmak suretiyle, şimdilik 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı … Anlagenbau GmbHxCo.KG firması arasında 2006/209 numaralı ve 01.12.2006 tarihli sözleşme yapıldığını ve bu sözleşmenin müvekkili tarafından iş sahibi; anılan şirket tarafından ise, yüklenici sıfatlarıyla imzalandığını, sözleşme konusunda diğer işlerin yanında boya tanklarının (PT/ED) imalâtının da yer aldığını, davacı şirketin ise boyama tankları işinin yapımını, … şirketi ile yaptığı 18.04.2007 tarihli “alt yüklenici sözleşmesi” ile yüklendiğini, … şirketi ile davacı arasında yapılan sözleşme uyarınca da yanlar arasındaki 16.05.2007 tarihli sözleşme hükümleri gereğince de tankların yapımına ilişkin iş bedelinin … Şirketi’nin onayından sonra davacıya ödenmesi gerektiğini ve belirtilen bu koşulun gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Dava dışı … Şirketi ile davalı şirket arasında yapılan sözleşme, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 355. maddesi hükmünde tanımı yapılan bir eser sözleşmesidir. Yüklenici … şirketi, davalı iş sahibine ait fabrikadaki sözleşme konusu işlerin yapımını yüklenmiştir. … Şirketi ile davacı arasında yapılan 18.04.2007 tarihli sözleşme ise, niteliğince yine 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca bir eser sözleşmesidir. Bu sözleşme gereğince, … şirketinin yüklenimindeki (PT/ED tankları) olan boyama tanklarının alt yüklenici sıfatıyla imalâtını ve montajını davacı yüklenmiştir. Yanlar arasındaki 16.05.2007 tarihli ve “sipariş teklif mektubu” başlıklı sözleşme ise, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 355-371. maddeleri hükmünde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde değildir. Anılan Yasa’nın 355. maddesi gereğince, eser sözleşmesi öyle bir sözleşmedir ki, onunla yüklenici eser sahibinin ödemeyi üstlendiği ücret karşılığında bir eser meydana getirmeyi borçlanır. Eser sözleşmesinin bu yasal tanımına göre unsurları: bir eser meydana getirme, bedel ve sözleşmenin varlığıdır. Yanlar arasındaki sözleşme, eser sözleşmesinin tanımı ve unsurlarına göre değerlendirildiğinde; bir eser sözleşmesi niteliğinde olmadığı açıklıkla anlaşılmaktadır. Az yukarıda açıklandığı üzere; davacı ile dava dışı … Şirketi arasında yapılan sözleşme uyarınca asıl yüklenici … Şirketi’ne karşı bir eser meydana getirmeyi yüklenmiştir. Yanlar arasındaki sözleşme ise, davacının yüklendiği ediminin yerine getirilmesi sırasında uyulması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği ile alt yüklenici sıfatı ile davacının yüklendiği imalâtın bedellerinin davalı tarafından ödenmesi koşullarını içermektedir. O halde, yanlar arasındaki bu sözleşmenin kendine özgü ve karma kuralları içeren bir sözleşme olduğunun kabulü gerekir. Bu sözleşme uyarınca, davacının yüklendiği edimi işçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarına uygun hareket etmek; davalının karşı edimi ise davacı ile dava dışı yüklenici şirket arasında yapılan sözleşme ve yanlar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak iş bedelini ödemektir. 16.05.2007 tarihli sözleşmenin 10. maddesi; “Teknik konularda MAK-SAN firması, … firmasına karşı sorumludur. Ödemeler, … firmasının onayından sonra yapılacaktır” hükmünü içermektedir. Sözleşmenin bu hükmüne göre davalının borçlu temerrüdüne düşürülmüş olduğunun kabul edilebilmesi için öncelikle, sözleşme hükmünde öngörülen “onay” koşulunun gerçekleşmesi zorunludur. Çünkü, borçlunun temerrüdünü düzenleyen 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 101/II. maddesi hükmü gereğince, davalının yanlar arasındaki sözleşmenin 10. maddesi hükmünde saklı tutulan hakka dayanarak “onay koşulu” gerçekleşmedikçe iş bedelini ödememe hakkı bulunmaktadır.
Alt yüklenici davacının imalâtını yüklendiği eseri tamamlamış ve dolayısıyla eserin reddedilemeyecek derecede teslime hazır olması ve alacaklı temerrüdünün gerçekleşmesi durumunda yüklenici tarafından iş bedelinin ödenmesi için “onay” verilmemesi Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi hükmü uyarınca objektif iyiniyet kurallarına aykırı olur ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumaz. Tamamlanmış eser, objektif ölçüler içinde amaca uygun olarak kullanılabilir durumda olduğunun tesbiti ile mümkün olur. Davacının, uyuşmazlık konusu iş bedelinin istenebilir olduğuna ilişkin koşulların

gerçekleştiğini yasal delillerle kanıtlaması gerekir. O halde, öncelikle yanlar arasındaki sözleşmenin 10. maddesinde öngörülen “onay koşuluna” göre … Şirketi’nin onay verdiğini ya da onay verilmemesinin Medeni Kanun’un 2. maddesine aykırı olduğunu yasal delillerle davacının kanıtlaması durumunda alacağı istenebilir olur.
Yüklenici tarafından alt yüklenicinin yaptığı işlerin ayıplı olduğunu ve ayıpların giderilmesi için masraf yapıldığını 06.12.2007 tarihinde davacıya bildirdiği savunulmaktadır. 818 Sayılı Yasa’nın 359. maddesi uyarınca açık ayıplar; 362. maddesi hükmü gereğince de gizli ayıplar için öngörülen sürelerde yüklenici ile alt yüklenici davacı arasında yapılan sözleşme koşulları da gözetilerek “ayıp ihbarı” yapılmış ise, aynı Kanun’un 360. maddesi gereğince ayıpların derecesi ve bu yasa hükmünde öngörülen seçimlik haklarından hangisini kullanması gerektiği; mahkemece yerinde uzman bilirkişi kurulu aracığılıyla yapılacak keşif ve yaptırılacak inceleme sonucu takdir edilir. Ayrıca eksik işler mevcut ise bu işlerin de belirlenmesi gerekir.
Diğer yandan, işin tamamlanmış olup olmadığının ve bu kapsamda eksik ve kusurlu işlerin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde; yüklenici şirket ile davacı arasında düzenlendiği ileri sürülen 22.02.2008 tarihli adî yazılı belgenin de değerlendirilmesi gerekir.
Tüm bu sebeplerle mahkemece, yapılacak iş; yukarıda yapılan açıklamalar gözetilerek, iş bedelinin ödenmesi için yüklenici şirketin onay verdiğinin kanıtlanması durumunda davanın şimdiki gibi kabulüne; ayrıca yerinde imalât yapılan tanklar üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yapılarak işin tamamlanmış olup olmadığının, eksik ve kusurlu işler varsa işin kabulüne engel teşkil edip etmediğinin belirlenmesi ve varılacak sonuca göre eserin tamamlanmış olması sebebiyle ödemeye onay verilmemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun kabulü halinde de yine davanın kabulüne; belirtilen bu hususların gerçekleşmemesi durumunda ise davanın reddine karar verilmesinden ibaret olmalıdır.
Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davalı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunduğundan 900,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 05.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.