YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3098
KARAR NO : 2011/5715
KARAR TARİHİ : 05.10.2011
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, davacılar … , … ve dava dışı paydaşlar ile davalı arasında yapılan ve Iğdır Noterliği’nce doğrudan düzenlenen 27.10.1998 gün ve 18241 yevmiye numaralı “Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” dayanak alınarak açılmış olup; bu sözleşme gereğince, davacılara teslimi gereken 1 daire ile 1 dükkanın aynen teslimi; olmadığı takdirde rayiç piyasa değerinin ve ayrıca 30.10.2000 tarihinden dava tarihine kadarki süre içindeki hakedilen kira bedeli dahil olmak üzere; 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsili istenmiş; ancak, 04.01.2010 tarihli dilekçe ile davacı vekilince ıslah edilmiş ve toplam 89.284,77 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve 43.761,77 TL daire değeri ile 1.828,69 TL gecikme tazminatının tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Mahkemece, davanın reddine dair verilen 2005/456 Esas ve 2006/517 Karar sayılı önceki hüküm, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Dairemizin 2007/6544 Esas, 2008/6369 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş ve mahkemece bozmaya uyulmuştur. Ancak, mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Oysa, Yargıtay bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşur. Bu sebeple, bozmada işaret edilen hususların mahkemece eksiksiz olarak yerine getirilmesi zorunludur.
Mahkemece yapılan araştırma sonucu yanlar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafları bağlayıcı olduğu saptanmış ise de; sözleşme konusu parsele yapılan inşaatın “yasal olup olmadığı” tamamen yada kısmen “kaçak” olarak yapılmış ise “yasal” hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı araştırılmamıştır. Oysa, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun
21. maddesi gereğince, aynı Yasa’nın 26. maddesinde gösterilen istisnalar hariç, tüm inşaatların yapılabilmesi için yetkili makamlar olan ilgilisine göre belediye başkanlığı yada ilgili Valilikten yapı ruhsatı alınması zorunludur. İnşaatın alınan yapı ruhsatına, onaylı mimari projelerine, 3194 Sayılı İmar Yasası ve bağlı mevzuatına tamamen uygun şekilde yapılmamış olması halinde yapı “tümden” kısmen aykırı yapılmış ise “kısmen kaçak” yapı sayılır. Bu nitelikteki yapının tamamen ya da kısmen kaçak olması halinde İmar Yasası’nın 32. maddesi gereğince, yetkili makamca kaçak yapı ya da yapının kaçak kısmı yıktırılır ve 42. maddesi hükmü uyarınca da ceza yaptırımı uygulanır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde; inşaatın yapı ruhsatının bulunmadığı ve dolayısıyla kaçak yapı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, yapının yasal hale getirilmesinin olanaklı olup olmadığı mahkemece araştırılmamıştır. Yasal hale gelmesi olanaksız olan yapı ya da yapı kısmı ekonomik değer ifade etmeyeceğinden bu nitelikteki yapı ya da yapı bölümü hakkında taraflar hak sahibi olamazlar. Bu hukuksal nedenle, mahkemece, uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla yerinde keşif ve inceleme yapılmalı; onaylı projesi varsa uygulanmalı bilirkişi raporu belediye başkanlığına gönderilerek inşaatın yasal hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı sorulmalı; yasal hale getirilmesi olanaklı ise yüklendiği ediminin kapsamında olduğundan yasal hale getirilmesi için davalı yükleniciye yetki ve uygun süre verilmesi, davalı yanca belirtilen edimin yerine getirilmemesi durumunda ise, davacılara yetki ve yeterli süre verilmesi ve inşaatın yasal hale getirilmesi durumunda davacılara verilmesi gereken dairenin değeri bilirkişi kuruluna hesaplattırılarak 43.761,77 TL’den fazla olmamak üzere davalıdan alınarak davacılara verilmesi; aksi halde ise daire değerine ilişkin davanın reddedilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, Borçlar Kanunu’nun 101/I. maddesi gereğince, davalı yüklenici dava tarihi itibariyle borçlu temerrüdüne düşürülmüş olduğu halde; daire değerine 30.10.2000 tarihinden; gecikme tazminatlarına ise; her ay için ayrı ayrı temerrüt faizi uygulanması da doğru olmamıştır.
Yukarıda sayısı belirtilen bozma ilamında davacılardan … ’ın karar başlığında isminin gösterilmemiş olmasının maddi hata niteliğinde olduğu ve mahkemece düzeltilmesi gerektiği açıklandığı halde; mahkemece, yeniden kurulan hükümde de aynı hatanın tekrarlanmış olması da bozma nedeni sayılmıştır.
Açıklanan nedenlerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte belirtilen nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte belirtilen sebeplerle kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 05.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.