YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2717
KARAR NO : 2011/2799
KARAR TARİHİ : 09.05.2011
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine takip borçlusu davalının vâki itirazının iptâli istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Kahramanmaraş 2. İcra Müdürlüğü’nün 2008/2956 takip sayılı dosyası kapsamından; davacı tarafından 10.07.2008 tarihli ve 352460 seri numaralı fatura dayanak alınarak, davalı hakkında adi takip yoluyla başlatılan icra takibinde; 11.475,69 TL asıl alacak ve 960,44 TL işlemiş temerrüt faizinin tahsilinin istendiği ve takip borçlusu davalının süresinde itirazı sonucu takibin durduğu anlaşıldığı gibi; İİK’nın 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılan itirazın iptâli davasının da hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süresi içinde açıldığı tespit olunmuştur.
Davacı vekili, davacının davalıya ait bağ evine çeşitli inşaat işlerini yaptığını ve iş bedelini ödemediğini ileri sürmekte; davalı vekili ise, yanlar arasında akdî ilişkinin bulunmadığını savunmaktadır. Yanlar arasında yazılı sözleşmenin yapılmadığı çekişmesizdir. Sözlü olarak yapıldığı ileri sürülen sözleşme, Borçlar Kanunu’nun 355. maddesinde tanımlandığı üzere, niteliğince bir eser sözleşmesidir. Davacı yüklenici; davalı ise, iş sahibidir. HUMK’nın 288 ve izleyen maddeleri hükümleri gereğince, yüklenici davacının, yanlar arasında eser sözleşmesi yapıldığını yazılı delille kanıtlaması gerekir. HUMK’nın 289. maddesi hükmü gereğince, davalı yanın açık onayı bulunmadığından; aynı Kanun’un 292. maddesi uyarınca da “yazılı delil başlangıcı” niteliğinde bir belge sunulmadığından yanlar arasındaki akdî ilişkinin varlığı, tanık delili ile kanıtlanamaz. Ancak, davacı taraf dava dilekçesinde yasal deliller kapsamında yemin deliline dayandığından, davacı tarafa yanlar arasında “sözlü eser” sözleşmesinin yapılmış olduğunu kanıtlayabilmesi için davalıya “yemin önerme” hakkının bulunduğunun mahkemece hatırlatılması ve davacı tarafından önerilen yeminin davalı yanca eda edilip, edilmemesi sonucuna göre yanlar arasında akdî ilişkinin kurulup, kurulmadığının belirlenmesi gerekir. Akdî ilişkinin kurulmuş olduğunun saptanması halinde uyuşmazlığın esası incelenerek varılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalı; aksi haldi, davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 09.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.