YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2683
KARAR NO : 2011/5694
KARAR TARİHİ : 05.10.2011
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan gecikme tazminatının arsada oluşan kayıp alan değerinin, imardaki değişiklik sonucu kat sayısının düşmesi nedeniyle daire sayısının azalmasından kaynaklanan zararın ve manevi tazminat ile emlak vergisi tutarının tahsili istemiyle açılmıştır.
Davalılar imar plânının yeniden değiştiğini, hak kaybı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacının menfi zararının tahsiline karar verilmiş, karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık 27.03.1996 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı arsa sahibi, davalılar yüklenicidir. Davalıların yapımını yükümlendiği 5 blok inşaattan A ve C bloklarda yer alan toplam 8 dairenin ruhsatın alındığı 24.02.1999 tarihinden itibaren 45 ayda tamamlanması ve teslimi kararlaştırılmıştır. Buna göre inşaatın 24.11.2002 tarihinde bitirilmesi gerekmekte ise de 16.04.2003 tarihinde imar plânı revize edilmiş, arsa tevhit ve ifraz sonucu bir miktar küçülmüş, kat sayısı da 11’den 2’ye düşürülmüştür. Ancak, yargılamadan sonra imar plânı yenilenmesi ile kat sayısı yeniden artırılmış, 02.03.2009 tarihli ruhsata göre 10 kata çıkarılmıştır. Davada, kat adedinin düşürülmesi ve sair zararlar nedeniyle istemde bulunulmuş ise de, bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra verilen 23.11.2007 tarihli dilekçe ile, davadaki tazminatın 02.10.2007
tarihli bilirkişi raporunda muhtemel sözleşmeye göre hesaplanan zarar olan 348.000,00 TL’ye çıkarılması ve davanın bu yönde ıslah edilmesi istenilmiştir. Bu haliyle davacının sözleşmenin feshi sonucu uğradığı menfi zararını istediği anlaşılmaktadır. Mahkemenin de menfi zarar istemini kabulü yerindedir. Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda menfi zarar hesabı Hukuk Genel Kurulu ve Dairemiz uygulamalarında belirtilen yönteme uygun yapılmamıştır. Hukuk Genel Kurulu’nun 17.01.1990 tarih ve 1989/13-392-1 sayılı kararında da belirtildiği gibi menfi zarar sözleşme yapılmasaydı davalının uğramayacağı zarar olarak tanımlanmaktadır. Menfi zarar, sözleşmenin yapıldığı tarihte başkasıyla dava konusu arsa üzerinde ne miktarda daire ve arsa payı karşılığı sözleşme yapılabileceğinin belirlenmesi, bu miktar ile yeni ruhsata göre yapılabilecek inşaatlardan davacıya verilecek arsa payı ve bağımsız bölüm arasındaki fark tutarıdır. Bilirkişilerce yapılan hesap buna uygun bulunmadığından mahkemece yapılması gereken iş, bilirkişilerden ek rapor alınarak, davacının sözleşmeyi fesihte haklı bulunması nedeniyle uğradığı menfi zararı az yukarıda açıklandığı biçimde hesaplatmak ve hüküm altına almaktan ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan bilirkişinin raporuyla bağlı kalınarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 05.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.