YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1917
KARAR NO : 2011/5566
KARAR TARİHİ : 03.10.2011
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat … geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser ve satış sözleşmesinden kaynaklanmış, olup, ödenmeyen satış ve fazla iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Bozmadan önce alınan 11.06.2007 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davacının satış ve fazla imalâttan asıl alacağı 17.617,75 TL olduğu belirlenmiş, 17.04.2004 temerrüt tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz ve faizin KDV’si ile birlikte davacının alacağı 27.909,88 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı vekili, 19.07.2007 tarihli duruşmada bilirkişi raporunu aynen kabul ettiklerini, 23.07.2008 tarihli duruşmada da, ilk rapordaki 27.909,88 TL’sine itiraz etmediklerini beyan etmiştir. Mahkemenin ilk hükmünde 17.617,75 TL asıl alacağın 17.09.2004 tarihinden işleyecek ticari temerrüt faziyle birlikte tahsiline karar verilmiş, davacı vekili temyiz dilekçesinde, sözkonusu raporda yer alan işlemiş faiz ve işlemiş faizin KDV’sine hükmedilmemesini temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür. Davacının,
miktarını belirterek işlemiş faiz istemi dava dilekeçesinde bulunmamaktadır. Asıl alacak yönünden de 11.06.2007 tarihli rapordaki 17.617,75 TL’lik miktar kabul edilmek suretiyle davacı yönünden kesinleşmiş ve davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Bu durumda mahkemece bozmadan önce, az yukarıda tarihi belirtilen bilirkişi raporundaki asıl alacak miktarı, davalı yararına kesinleştiğinden, davanın 17.617,75 TL asıl alacağın 17.09.2004 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi yerine yanlış değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle, davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 825,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 03.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.