YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7640
KARAR NO : 2011/2704
KARAR TARİHİ : 04.05.2011
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Vek. Av. …
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat …… geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinin davalı yanca haksız feshedilmesi sebebiyle bu sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların ve alacaklarının geç ödenmesi sebebiyle munzam zarara uğranıldığı iddiasıyla 100.000,00 TL’nin tahsili isteminden kaynaklanmıştır. Mahkemece yanlar arasında daha önce görülen ve karara bağlanan İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2001/1133 esasında görülen davada verilen kararın bu dava yönünden kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın dayanağını BK’nın 105. maddesi oluşturmaktadır. Buna göre, alacaklının uğradığı zararın geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnad edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazminle mükelleftir. Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim esasa dair karar verirken bu zararın miktarını dahi tayin edebilir. Dava konusu olayda sözleşmenin feshinden sonra feshin haksızlığına ilişkin davada yanlar arasındaki sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle sonuca varılmış, daha sonra açılan alacak davasında ise alacağın geç ödendiği iddiasıyla bir talepte bulunulmamıştır. 2001/1133 esasta görülen dava sonucunda bir kısım alacağın tahsiline karar verilmiş, eldeki davada ise ilk davanın konusunu oluşturan alacağın mahsup yoluyla geç ödendiği ileri sürülerek talepte bulunulmuştur. Anlaşılacağı üzere 2001/1133 sayılı davada BK’nın 105. maddesine dayalı bir talep olmadığından ve HUMK’nın 72 vd. maddeleri uyarınca hakim taleple bağlı olup talepten fazlasına karar veremeyeceğinden belirtilen davanın karar gerekçesinde bir kısım alacakların istenemeyeceğine dair görüşün bu dava açısından bağlayıcı bir yönü de bulunmamaktadır. Kaldı ki 2001/1133 E. sayılı davanın karar gerekçesinde açıkca munzam zarar talep edilemeyeceğine dair bir ifadeye de yer verilmemiştir. Bu nedenle mahkemenin açılan davayı kesin hüküm nedeniyle reddetmesi isabetsiz olduğundan işin esasının incelenerek munzam zararın oluşup oluşmadığı değerlendirilip takdir olunarak dava hakkında karar verilmelidir.
Bu hususlar üzerinde durulmadan davanın kesin hüküm nedeniyle reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 825,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 04.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.