Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2010/7475 E. 2011/2895 K. 13.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7475
KARAR NO : 2011/2895
KARAR TARİHİ : 13.05.2011

Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalılar …, … ve … vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 4.009,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılar …, … ve …’den alınmasına, 13.05.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif) (Muhalif)

-KARŞI OY YAZISI-

Dava, BK’nın 105. maddesi uyarınca munzam zarar alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalılar Yücel, Saim ve … vekilince temyiz edilmiştir.
Daire’mizin 27.02.2009 gün 2008/5183 Esas, 2009/1061 Karar sayılı bozma ilâmında, davacının munzam zararının gerçekleştiği, zararın kaynağının ise edinilemeyen dükkanın 1/2 payı olduğu kabul edilmiştir. Munzam zararın davanın açıldığı 03.06.2004 tarihi itibariyle 1/2 dükkan payının mahalli piyasa rayiçlerine göre saptanan bedelinden satış karşılığı ödenen paranın, dava tarihi itibariyle…, faizler, yabancı para değerindeki artış ve sair etkili hususlar gözetilerek ortalaması bulunup, ayrıca davanın gecikilerek açılması sebebiyle BK’nın 98-44. maddeleri doğrultusunda hakkaniyete uygun bir indirim yapılarak belirlenmesi, ödenen ilk bedelin avans faizi oranlarına göre faizi hesaplanarak belirlenen alacaktan düşülerek hesaplanması gereğine işaret edilmiştir.
Yargıtay Daireleri arasında munzam zararın kanıtlanması ve hesap biçimiyle ilgili beliren içtihat aykırılığının giderilmesi istemi Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nca reddedildiğinden, farklılıklar sürmekle birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.11.1999 gün 1998/13-353 Esas, 1999/929 Karar sayılı ilâmında bu kavram tartışılmış ve munzam zararın hesabı yeni esaslara bağlanmıştır. Yargıtay Hukuk Dairelerinde, faizi aşan ve faizle karşılanmayan munzam zararın somut olarak ispatlanması halinde zararın buna göre belirlenmesi, aksi durumda enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat hesabı ve devlet tahvillerine verilen faiz oranları, yabancı paranın Türk Lirası karşısında gösterdiği artış ortalamaları bulunarak ve her somut olayın özelliği dikkate alınarak bulunacak miktarın BK’nın 42-43. maddeleri çerçevesinde değerlendirilerek ve davacının alması gereken faiz miktarı da düşülmek suretiyle kalanın tahsiline karar verilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Dairemizin hükmüne uyulan bozma ilâmında yer almadığı gibi az yukarıda açıklanan munzam zarar uygulamasına ilişkin Yargıtay Daireleri kararlarında, munzam zarar hesabında dikkate alınacak kıstaslar arasında asgari ücret artış endeksleri bulunmamaktadır. Kaldı ki Dairemiz bozma ilâmında davacının hakettiği halde teslim alamadığı dükkanın 1/2 payının dava tarihi itibariyle mahalli piyasa rayiçlerine göre bedelinin saptanması da istenmiş olup, bilirkişi kurulunca düzenlenen 26.02.2010 tarihli ek raporda bu payın bedelinin 110.000,00 TL olduğu hesaplanmıştır.
Bu durumda sözleşmeye göre kendisine isabet ettiği halde adına tescilini sağlayamamak ve teslim alamamak suretiyle davacının kanıtlanan somut zararı dükkanın 1/2 payının rayiç bedeli 110.000,00 TL olduğundan, bu miktardan ödenen 3.676,00 TL ile hesaplanan 6.724,82 TL avans faizi düşüldükten sonra kalan 89.515,18 TL’den, davanın gecikilerek açılması sebebiyle BK’nın 98-44. maddeleri doğrultusunda hakkaniyete uygun bir indirim yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, munzam zararın somut olarak kanıtlanan dükkan bedeli kadar olduğu gözden kaçırılarak, zararın hesabında uygulamada kabul edilmeyen asgari ücret artış oranlarındaki değişimi de sepete dahil ederek hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Eksik inceleme ve yanlış değerlendirmeye dayalı yerel mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama kararına katılamıyoruz.