Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2010/6449 E. 2011/1245 K. 02.03.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6449
KARAR NO : 2011/1245
KARAR TARİHİ : 02.03.2011

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak açılmış tapu iptâli ve tescil ile tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamındaki belgelerden temyiz incelemesine konu davanın 19.08.2005 tarihinde açıldığı, yargılama devam ederken Antalya Asliye 2. Ticaret Mahkemesi’nin 22.02.2007 T., 2006/240 E., 2007/65 K. sayılı ilâmı ile davacı şirketin iflasına karar verildiği, bilahare de İcra İflas Yasası’nda öngörülen gerekli işlemlerin gerçekleştirildiğinden ve tasfiyenin tatilinden bahisle yine aynı mahkemenin 07.05.2008 T., 2008/259 E., 2008/264 K. sayılı ilâmı ile iflasın kapatılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere İİK’nın 184. maddesi gereğince, iflasın açılması ile birlikte müflis borçlunun haczedilebilen tüm malları, hak ve alacakları iflas masasına dahil olacağı gibi yine İİK’nın 191. maddesi hükmü uyarınca bu hak ve alacaklar üzerindeki tasarruf yetkisi de kısıntıya uğrar ve alacaklılara karşı hükümsüz hale gelir. Belirtilen sebeplerledir ki iflas açıldıktan sonra masaya giren tüm mal, hak ve alacaklara ilişkin dava açılması veya daha önce açılmış davanın takip edilmesi görevi iflas idaresine ait olur. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olduğundan mahkemenin doğrudan gözetmesi zorunludur. Şu halde anılan yasal nedenler dikkate alındığında, mahkemece taraflardan birinin iflas ettiğinin öğrenilmesi halinde iflas idaresine tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra da İİK’nın 194. maddesi hükmüne göre (hükümde istisna olarak sayılan davalar hariç) bir ara kararı ile davanın ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar durdurulmasına karar verilmesi yoluna gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta ise mahkemece davacı hakkında iflas kararı verildiği öğrenilmesine rağmen yukarıda izah edilen yasal yönteme uygun şekilde bir yargılama yapılmaksızın karar verme cihetine gidildiği, bu arada iflasın da kapatıldığı görülmüştür. Bunun yanında iflas kapatıldıktan sonra davacı şirketin ticaret sicilinden de terkin edilip edilmediği, dosya içerisindeki belgelerden anlaşılamamaktadır.
Açıklanan maddi olaylar ve yasal durum karşısında, öncelikle davanın iflas dairesine bildirilmesi ve bunu takiben de tasfiyenin tatili nedeniyle iflasın kapatılmasına karar verildikten sonra masaya dahil edilmesi gereken bir mal, hak veya alacağın bulunduğunun saptanması halinde –ki dava konusunu oluşturan iddia da aynı yönde olmakla- yasa gereği masa ile ilgili davaları takip yetkisini haiz iflas dairesi, iflasın kapanmasına karar veren mahkemeden “iflasın kapanması kararının kaldırılmasını ve tasfiyenin devamını” istemek zorunda olduğundan, mahkemece iflas dairesinden belirtilen işlemleri yapmasının istenmesi, ayrıca davacı şirketin kayıtlı olduğu Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden şirket kaydının terkin edilip edilmediğinin öğrenilerek, terkin edilmişse yine iflas dairesinin müflisin ihyası için gerekli hukuksal işlemleri yapmasının sağlaması ve bu suretle taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında bir hükme varılması gerekirken değinilen hususlar gözetilmeksizin tüzel kişiliği sona eren davacı şirket vekilinin huzuruyla davaya devam edilip karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle tüzel kişiliği sona eren davacı müflis şirketin davayı takip yetkisi yoksa da, tasfiyeden sonra artan değerin müflise iadesi ihtimali karşısında müflisin hukuki himayeye muhtaç ve temyizde hukuki yararı bulunduğu anlaşıldığından kararın temyiz eden davacı müflis yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 02.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.