Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2010/6125 E. 2011/2836 K. 10.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6125
KARAR NO : 2011/2836
KARAR TARİHİ : 10.05.2011

Davacı … İnş.Turz.San.Tic.A.Ş. ile davalı … arasındaki davadan dolayı İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09.01.2003 gün ve 2000/566-2003/1495 sayılı hükmü onayan Dairemizin 23.02.2005 gün ve 2004/2436-2005/996 sayılı ilamı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

K A R A R –

Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin feshi sebebiyle kâr kaybı ve imalât bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece kâr kaybı isteminin reddine, imalât bedeli talebinin kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizden verilen 23.02.2005 gün 2004/2436 Esas, 2005/996 Karar sayılı onama ilâmına karşı davalı vekilince yasal süresi içerisinde karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Yargılama sürecinde dosyaya bu konuda bir bilgi verilmemiş ve davalı tarafça bu yönde savunmada bulunulmamış olmakla birlikte davacı şirketin Ankara Asliye 6. Ticaret Mahkemesi’nin 01.07.1998 gün ve 646-665 Esas ve Karar sayılı ilâmı ile iflasına ve aynı mahkemenin 27.12.1999 tarih 1999/630 Esas-1999/635 Karar sayılı ilâmı ile iflasın kapatılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Eldeki dava da iflasın kapanmasından sonra 02.05.2000 tarihinde açılmıştır.
İİK’nın 255. maddesinin son fıkrasında iflasın kapanmasından sonra şüpheli bir hak ortaya çıkması halinde iflas dairesinin alacaklılara keyfiyeti ilan edeceği yahut mektupla bildireceği ve 245. madde gereğince işlem yapılacağı şeklinde düzenleme yapılmıştır. Buna göre iflasın kapanmasından sonra masaya ait böyle bir çekişmeli hakkın olduğunu öğrenen iflas dairesi durumu alacaklılara ilân yoluyla veya mektup ile bildirecek, bunun üzerine bu çekişmeli hakkın takibi yetkisi İİK’nın 245. maddesi gereğince isteyen iflas alacaklısına iflas dairesi tarafından devredilecektir (…madde.255/III.). Çekişmeli hakkı takip yetkisini devralan alacaklı açtığı davayı kazanırsa 245. madde gereğince elde edilen paradan ilk önce devralanın alacağı ödenecek, geriye para artarsa o da iflas dairesi tarafından alacaklarını alamamış olan alacaklılara sıralarına göre dağıtılacaktır. Hiçbir alacaklı böyle bir çekişmeli hakkın takibi yetkisini devralmak istemezse bu davayı açma hakkı müflise ait olacaktır (Prof.Dr.Baki Kuru İcra ve İflas Hukuk 1997 Basım 4. cilt, sayfa 3361).
Somut olayda iflasın kapanmasından sonra ortaya çıkan ve öğrenilen müflise ait alacak söz konusu olduğu, İİK’nın 255/son maddesi uyarınca ve az yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılması zorunlu olup, mahkemece davacının iflasından haberdar olunmaması sebebiyle bu konuda herhangi bir işlem yapılmadığı, iflas tasfiye ve terkin sebebiyle davacı şirketin tüzel kişiliği de sona erdiğinden mahkemece öncelikle iflas dairesine 255. maddesinin III. fıkrası uyarınca eldeki davadan ve verilen karardan da bahsederek alacaklılara ilan ya da mektup yoluyla bildirmesi, davayı takip etmek isteyen alacaklıya takip yetkisini devretmesi, hiçbir alacaklının takip yetkisini devralmaması halinde dava açma hakkı müflise ait olacağından bu hakkı müflise devretmesinin istenmesi gerektiği bildirilerek, takip yetkisinin müflise verilmesi halinde davacı şirket ortaklarına şirketin yeniden ihya suretiyle tüzel kişiliğini kazanmasını sağlamak üzere yetki ve süre verilmesi, bu şekilde taraf teşkili tamalandıktan sonra işin esasının incelenip sonucuna uygun bir karar verilmesinde zorunluluk bulunduğu, yerel mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulması gerekirken iflas keyfiyetinin dosyaya intikâl etmemesi nedeniyle onandığı anlaşıldığından karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme talebinin kabulü ile 23.02.2005 gün 2004/2436 E.-2005/996 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer karar düzeltme itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz ve karar düzeltme peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davalıya geri verilmesine, 10.05.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

-KARŞI OY YAZISI-

Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Dairemizce onanması üzerine davalı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Davacı yüklenici tarafından eldeki dava 05.02.2000 tarihinde açılmıştır. Dosya kapsamından davacı hakkında davadan önce iflas karar verildiği, daha sonra açılmış olan iflas ile ilgili olarak Ankara Asliye 6. Ticaret Mahkemesi tarafından 17.12.1999 tarihinde iflasın kapatılması kararının verildiği bu karar üzerine Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünce davacı şirketin ticaret sicili kaydının re’sen terkin edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere iflasın açılması ile müflisin tüm haczedilebilecek mal ve hakları ile iflasın kapanmasına kadar olan zamanda müflisin uhdesine geçen malların tamamı iflas masasına girer. Masaya ait olması gerekip de her nasılsa iflas idaresinin eline geçmemiş ve iflas tasfiyesinden hariç bir mal kalması halinde İİK’nın 255. madde hükümlerine göre iflas dairesinin işlem yapması mümkündür. Ticaret şirketleri yönünden iflasın kapatılması kararı ile birlikte tüzel kişilikleri sona erer, ticaret sicil memurluğunca tüm kayıtlar re’sen silinir.
Somut olayda dava tarihi itibariyle davacı şirketin tüzel kişiliği bulunmamakta olup bu haliyle davacı sıfatı da bulunmamaktadır. İİK’nın 255. maddelerinde belirtilen haklar müflisin alacaklarına ve onlar tarafından oluşturulan iflas idaresine tanınmış olan bir hak olup müflisin iflasın kapanmasından önce İİK’nın 182. maddesine göre iflasın kaldırılmasını talep edebilecekken tüzel kişiliği olmadığı halde eldeki gibi dava açması halinde bir kısım hak ve alacakların borçlu tarafından gizlenerek alacakların zarara uğratılmasının yolu açılmış olur ki bu durumda kamu düzeni açısından sakıncalıdır. Davanın TTK’nın 324. maddesinde açıklanmış iflas davasıyla ilgisi de bulunmamakta olup mahkemenin re’sen davayı sürdürme yetkisi de yoktur. Sayın çoğunluğun İİK’nın 255. maddesine göre mahkemeden yapılmasını istediği işlemlerle ilgili masrafların kimin tarafından karşılanacağı da belirsizdir.
Açıkladığım gerekçelerle davacının tüzel kişiliğinin bulunmadığı sonuçta dava açamayacağından davanın reddi gerektiği ve davalının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin onama ilâmının kaldırılarak mahkemece verilen kararın da bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun gerekçesine katılmıyorum.