YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/4561
KARAR NO : 2011/4441
KARAR TARİHİ : 06.07.2011
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, BK’nın 355 ve devamı maddelerinde tanımlanan … sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacak istemine ilişkindir.
Yerel mahkemede görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
… sözleşmesi taraflara karşılıklı haklar ve borçlar yükleyen bir iş görme akdidir. Yüklenici, yapımını üstlendiği eseri sözleşmeye, teknik ve sanatsal ilkelere ve amaca uygun olarak imâl edip iş sahibine teslim etmekle, iş sahibi de bedeli ödemekle mükelleftirler.
Dava konusu somut olayda davacı yüklenici, davalı tarafa ait Denizli ili, Çal ilçesi, Hançalardüzü Ortaköy mevkiindeki taşınmaza kompresör işleri de dahil olmak üzere sondaj kuyusunun açılması işini üstlendiğini ileri sürerek KDV dahil bedelin 21.244,00 TL olarak kararlaştırıldığını işin yapıldığını ancak ödemenin yapılmadığını ileri sürmüştür.
Davalı iş sahibi ise akdi ilişkiyi inkâr etmiştir. Savunmasında ısrarla davaya konu edilen sondaj işinin yapımı konusunda davacıyla aralarında herhangi bir sözleşme yapılmadığını, dava dışı … adlı şahısla akdi ilişkisinin bulunduğunu, kuyuların onun tarafından açıldığını, bu bakımdan davacının dava açmakta sıfatının bulunmadığını belirtmiştir.
Yerel mahkemede görülen davanın yapılan açık yargılaması sürecinde istek ve savunma nazara alınarak gösterilen kanıtlar toplanmış, getirilen Çal Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/2-2 Değişik iş sayılı tespit dosyası ve bu dosyada yer alan rapor davacının düzenlediği faturalarda dikkate alınarak davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Oysa, taraflar arasında yazılı bir anlaşma yoktur. Öncelikli temel uyuşmazlık, akdi ilişkinin kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı tarafından tanık olarak gösterilen, ancak dinlenmeyen … adlı şahıs mahkemeye sunduğu 04.11.2009 havale tarihli dilekçesinde sondaj işinin yapımını kendinin üstlendiğini; davalı ile akdi ilişkinin kendisi arasında kurulduğunu, ancak işi davacıya yaptırdığını ifade etmiştir. Ne var ki mahkemece, bu konuda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Ayrıca davacı tarafından sunulan faturaların davalı tarafa tebliğ edilip edilmediği, edilmişse herhangi bir itiraz olup olmadığı, … Petrol San. ve Tic.Ltd.Şti. tüzel kişiliği olarak ticari faaliyeti de olduğuna göre bu faturaların defterlerine işlenip işlenmediği araştırılmamıştır. Mahkemece davacı ve davalıya ait ticari defterler getirilip uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmalı, keza akdi ilişkinin kurulduğu iddia edilen dava dışı … çağrılıp dinlenerek mahkemeye sunduğu 04.11.2009 tarihli dilekçe içeriği sorulup, somut olaya ilişkin akdi ilişkinin varlığı her türlü tereddüt ve kuşkudan uzak bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır. Yapılacak araştırma sonucunda akdi ilişkinin varlığı kanıtlandığı takdirde yerinde tatbiki keşif yapılıp uygulama uzman bilirkişi kurulunca sağlanıp BK’nın 366. maddesi uyarınca işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre iş bedeli saptanmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Akdi ilişki yapılacak bu araştırma kapsamında da belirlenemediği takdirde davacı taraf kanıt listesinde yemin deliline de dayandığından davalı tarafa yemin teklif … hatırlatılmalı, yemin işleminin tamamlanmasından sonra sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de davacı taraf dava dilekçesinde talep ettiği bedel için fatura tarihinden itibaren faiz yürütülmesini istemiş olup, mahkemece de 15.12.2007 fatura tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Oysa Borçlar Yasası’nın 101. maddesine göre istenebilir hale gelen bir alacağa faiz yürütülebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekir. Somut olayda davalıya usulüne uygun olarak gönderilmiş bir temerrüt ihtarnamesi yoktur. Faturalarda temerrüt ihtarı niteliğinde görülemez. Bu bakımdan hükmedilen alacağa fatura tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de isabetli olmamıştır.
Tüm bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 06.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.