YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/384
KARAR NO : 2011/2810
KARAR TARİHİ : 09.05.2011
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar ve dahili davacılar vekili Avukat … geldi. Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacılar ve dahili davacılar avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, gecikme tazminatının tahsili istemiyle açılmış; mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 57.240,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacılar dahil, sözleşme konusu 8 numaralı parselin paydaşlarıyla davalı şirket arasında yapılan 14.04.1998 tarih ve 7486 yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Mal Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” başlıklı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, Çorlu 1. Noterliği’nce doğrudan düzenlenmiştir.
Davacılar vekili, davacılara verilmesi yüklenici davalı şirket tarafından yüklenilen altı adet dairenin, haklı sebep olmaksızın teslimi gereken 14.02.2004 tarihinde teslim olunmadığını ileri sürerek; 14.02.2004 tarihli ila 01.04.2006 tarihleri arasındaki süre için, altı daire için gecikme tazminatı kapsamında, 8.000,00 TL kira tazminatının tahsili istenmiş; 02.06.2008 tarihi itibariyle ıslah yoluyla toplam 65.800,00 TL maddi tazminat tahsili talep edilmiştir.
Dava dilekçesinde, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davacılara ait olduğu bildirilen altı dairenin Nisan 2006 tarihinde, davacılar tarafından fiilen teslim alındığı açıklanmıştır. Davalı vekili, tüm arsa sahiplerince imzalanan 24.05.2006 tarihli ve “ibranamedir” başlıklı ibra sözleşmesi gereğince, yüklenici şirketin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile yüklenmiş olduğu tüm edimlerinden ötürü, arsa sahiplerince ibra edildiğini savunmuştur. Davacı taraf ise, ibranamenin sadece takasa konu 4 numaralı dükkan ile 7 numaralı daireye ilişkin olduğunu ve davacılara ait bağımsız bölümlerin geç tesliminden ötürü, yüklenici şirketin ibra olunmadığını ileri sürmüş ve mahkemece de davacı tarafın iddiası yönünde ibranamenin 4 nolu dükkan ile 7 nolu bağımsız bölümün takasına yönelik olduğu, ibranamenin son cümlesinde de yüklenici firmanın, sözleşmeden ileri gelen yapıyla ilgili yüklenimlerini eksiksiz tamamlayacağının kararlaştırıldığı, bu nedenle ibranamenin davacılara verilmesi gereken diğer daireleri kapsamadığı gerekçesiyle ibraname değerlendirilmiş ve davalı savunması kabul edilmemiştir. Oysa, ibraname davacılara ait bağımsız bölümlerin onlar tarafından fiilen teslim alınmasından sonra ve 24.05.2006 tarihinde imzalanmış olduğu gibi; 24.05.2006 tarihinden sonra da yüklenici tarafından tamamlanmayan eksik işlerin bulunduğu ya da giderilmesi gereken ayıplı işlerin olduğu davacılarca ileri sürülüp, kanıtlanmamıştır. Kaldı ki, davacılar tarafından Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/92 değişik iş sayılı dosyası üzerinde yaptırılan delil tespiti sonucu sunulan 23.01.2007 tarihli bilirkişi raporunda da; inşaatın tamamına yakın kısmının iskân halinde olduğu açıklanmış; dairelerin ve ortak yerlerin kabulünü engelleyecek derecede eksik ve kusurlu işlerin bulunduğundan söz edilmemiştir.
İbra, hakkın düşmesi sonucunu doğuran hukuksal bir işlem ve ayrıca alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve borçlunun, borcundan kurtulmasını sağlayan bir sözleşmedir. Mahkemenin kabulünün aksine; yukarıda açıklanan hususlar da gözetilerek, 24.05.2006 tarihli belgenin “ibra” niteliğinde bir sözleşme olduğu ve yüklenici şirketin, sözleşmeden doğan tüm borçlarından ötürü, davacılarca ibra olunduğu sonucuna varılmaktadır. Açıklanan bu sebeplerle, davanın reddi gerekirken yazılı gerekçelerle mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davalı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında davalı vekille temsil olunmadığından yararına duruşma vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 09.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.