YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3141
KARAR NO : 2011/6317
KARAR TARİHİ : 31.10.2011
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat … geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Uyuşmazlık iki ayrı eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemiyle başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı yüklenicinin tüm, davalı kooperatifin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-İİK’nın 67. maddesi uyarınca takip borçlusunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için takibe itirazında haksız ve alacağın likit olması gerekir. Somut olayda takibe dayanak yapılan hakedişlerden bir tanesi davalı iş sahibi kooperatifçe onaylanmadığı gibi davalı kooperatif davaya cevabında yapılan imalâtın eksik ve kusurlu olduğunu savunmuş eksik ve kusurlu işler bedelinin davacı alacağından mahsup edilmesini talep etmiştir. Nitekim mahkemece davalının savunması yerinde bulunmuş, davacının alacağı yapılan bilirkişi incelemesi sonucu eksik ve kusurlu işler bedeli mahsup edilmek suretiyle belirlenmiştir. Bu durumda alacağın likit olduğundan, dolayısıyla davalı borçlunun takibe itirazında haksız olduğundan sözedilemez. Kaldı ki davalı borçlu, takip talebindeki birikmiş temerrüt faizi alacağına ilişkin itirazında haklı bulunmuş, davacının faiz alacağına ilişkin itirazın iptâli istemi mahkemece reddedilmiştir. Değinilen hususlar gözetilerek davacı alacaklının icra inkâr tazminatına yönelik isteminin reddi gerekirken delillerin takdirinde
hataya düşülerek kabulü doğru olmamıştır. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekirse de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacı şirketin tüm, davalı kooperatifin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile kararın hüküm fıkrasının icra inkâr tazminatı ile ilgili ikinci bendinin tamamen karardan çıkartılarak, yerine “şartlar oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatına ilişkin talebinin reddine” cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 825,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı kooperatife verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1,25 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 31.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.