Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2010/2444 E. 2011/2232 K. 12.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2444
KARAR NO : 2011/2232
KARAR TARİHİ : 12.04.2011

Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; icra takibine takip borçlusu davalının vâki itirazının iptâli istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mersin 3. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5438 takip sayılı dosyası kapsamından; davacının davalı şirket hakkında adi takip yoluyla, keşide ettiği faturaları dayanak alarak başlatmış olduğu icra takibine, yasal süresi içinde takip borçlusu vekilince, borcun esasına itirazda bulunduğu gibi; Mersin 3. İcra Müdürlüğü’nün yetkisine de itirazda bulunmuş ve yetkili icra dairelerinin davalı şirketin yasal yerleşim yeri sayılan … İcra Daireleri olduğunu bildirmiştir.
Yanlar arasında yazılı sözleşme yapılmamıştır. Davacı vekili, davacının davalıya ait taşınmaza duşakabinler yaparak teslim ettiğini ve uyuşmazlık konusu tutardaki bakiye iş bedelini ödemediğini ileri sürerek; davalının, icra takibine vâki itirazının iptâlini istemektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 51. maddesi hükmü gereğince, davalı şirketin yasal yerleşim yeri işlerinin yönetildiği yer olan “…” ili olmaktadır. Nitekim, icra takibinde de davanın yargılaması aşamasında da davalı şirketin yerleşim yerinin, “…” ili olduğu açıklanmıştır. İcra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emrine karşı borçlu, sadece yetki itirazında bulunmuş ise, bu itirazın kaldırılması yetkisi İcra Hukuk Mahkemesi’ne aittir. Diğer yandan, İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesi hükmü gereğince, yetki itirazı ile birlikte borcun esasına itiraz edilmesi durumunda ise, aynı Yasa’nın 67. maddesi hükmü gereğince, itirazın iptâli davası açılması durumunda mahkemece, öncelikle icra dairesinin yetkisinin araştırılması; icra dairesinin yetkisiz olduğu sonucuna varılması durumunda da borcun esasına yönelik itirazın incelenmesine geçilmeksizin, takibin yetkili icra dairesine yapılmadığı gerekçesiyle davanın bu yönden reddine karar verilmelidir. Çünkü, böyle bir
durumda yetkili icra dairesinde yapılmış olan bir icra takibi bulunmadığından ve dolayısıyla ortada geçerli bir icra takibinden sözedilemez. Somut olayda, az yukarıda açıklanan nedenlerle, yetkili icra dairesi … İcra Daireleri olduğundan, takibin başlatıldığı Mersin 3. İcra Dairesi takipte yetkisizdir. O halde, ortada geçerli ve yetkili yer dairesinde yapılmış bir icra takibi mevcut bulunmadığından, koşulları oluşmayan icra takibine vâki itirazın iptâli davasının bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken; mahkemece bu husus üzerinde durulmadan uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu sebeple bozulması gerekir ise de; mahkemece, düşülen bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/son maddesi hükmü gereğince, sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeyle düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan hukuksal sebeplerle, mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilmiş bu şekliyle sonucu itibariyle doğru olan kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 12.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.