YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1637
KARAR NO : 2011/1500
KARAR TARİHİ : 14.03.2011
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, BK’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözlemesi ilişkisinden kaynaklanmış olup davacı yüklenici, eksik ödendiğini ileri sürdüğü iş bedelinin tahsilini istemiş, davalı iş sahibi davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında düzenlenen 28.04.2008 günlü sözleşme ile üniteler gaz kanalları tamir ve onarım işlerinin KDV hariç 57.000,00 TL götürü bedelle yapımı kararlaştırılmıştır. İşin tamamlanarak teslim edildiği çekişmesizdir.
Davacı yüklenici iş teslim edildiğinden götürü bedelin tümüyle ödenmesi gerektiği halde ödemenin sözleşme bedelinden %20 oranında kesinti yapılarak gerçekleştirildiğini beyanla kesinti yapılan bu orana karşılık gelen 11.400,00 TL’nin tahsilini istemiş; davalı iş sahibi ise, sözleşmenin 30. maddesi uyarınca davacının işi sözleşme bedelinin %80’inden daha düşük bedelle tamamladığı için bu kesintiyi yapmakta haklı olduklarını savunmuştur.
BK’nın 365. maddesi hükmüne göre kural olarak taraflar yapımı kararlaştırılan imalât bedelini götürü olarak belirlemişlerse yüklenici, yapılacak eseri tahmin edilen miktardan fazla emek ve para sarfederek oluştursa bile bedelin arttırılmasını isteyemeyeceği gibi, iş sahibi de eser daha az bir emek ve masrafla oluşturulmuşsa bedelin tümünü ödemeye mecburdur. Ne var ki açıklanan bu hüküm emredici nitelikte olmayıp, düzenleyici nitelikte olduğundan sözleşme taraflarının bunun aksine bir anlaşmaya varmaları mümkündür.
Nitekim içeriğinde ihtilâf olmayan sözleşmenin 30. maddesine “sözleşme bedelinin %80’inden daha düşük bedelle tamamlanacağının anlaşılması halinde yüklenici işi bitirmek zorundadır. Bu durumda yükleniciye, yapmış olduğu gerçek giderleri ve yüklenici kârına karşılık olarak sözleşme bedelinin %80’i ile sözleşme fiyatlarıyla yaptığı işin tutarı arasındaki bedel farkının %5’i kabul (garanti süreli işlerde ön kabul) tarihindeki fiyatlar üzerinden ödenir.” ifadesi yazılarak taraflarca düzenleyici hüküm dışına çıkılıp işin sözleşme ile kararlaştırılan götürü bedelin %80’inden daha düşük bir bedelle tamamlanması halinde ödenecek bedelde değişiklik yapılmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Şu halde mahkemece dosyanın uyuşmazlık konusu hakkında uzmanlığı olan bir bilirkişiye veya bilirkişi kuruluna tevdiî ile yukarıda belirtilen sözleşmenin 30. maddesi hükmü uyarınca (fiilen gerçekleştirilen tüm imalâta ait belgeler nazara alınarak) işin sözleşme bedelinin %80’inden daha düşük bir bedelle tamamlanıp tamamlanmadığının tesbit ettirilmesi, eğer gerçekten yapılan işlerin sözleşme bedelinin %80’inden daha düşük bedelle tamamlandığı anlaşılıyorsa 30. madde doğrultusunda davacının herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığını değerlendirilip bu yönde hesap yaptırılması ve sonucuna uygun bir hükme varılması gerekmekte iken dosya ve bilhassa sözleşme içeriğine aykırı şekilde düzenlenen bilirkişi kurulu görüşüne itibar edilerek eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bunun yanında kabule göre de; davalı iş sahibi, davadan önce BK’nın 101. maddesine uygun şekilde temerrüde düşürülmediği halde hükmedilen alacağa, dava tarihi yerine davacı yanca tahsil edilen iş bedeline dair düzenlenen kapalı fatura tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de yerinde görülmemiş, usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 14.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.