Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2010/1479 E. 2010/1968 K. 06.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1479
KARAR NO : 2010/1968
KARAR TARİHİ : 06.04.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılmış, mahkemece davacı yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı şirket vekili, dosyada bulunan 17.09.2009 tarihli davaya cevap dilekçesinde husumet itirazında bulunmamış, çeklerin illetten mücerret olup, nakit yerine geçen ödeme vasıtaları olduğunu savunmuştur.
Davanın açılmasından sonra 15.07.2009 tarihli karar ile davalı şirketin ihtiyatî haciz istemi kabul edilmiş, davaya konu teşkil eden 30.06.2009 tarih 3008666 numaralı çek yönünden ihtiyatî haciz kararı verilmiş, ihtiyatî haciz kararında borçlu olarak “…” gösterilmiştir. Davalı vekili cevaba cevap dilekçesinde, ihtiyatî haciz kararı ve icra dosyasında borçlu isminin sehven yanlış yazıldığını, bunun farkedildiğini, yanlışlığın düzeltilmek istendiğini, ancak buna imkân verilmediğini, maddi hatanın düzeltileceğini bildirmiştir.
Dosyada bulunan 6 adet fatura davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlenmiştir. Ayrıca 24.11.2008 tarihli tahsilat makbuzlarında dava konusu olmayan çeklerin miktar ve numaraları belirtilmiş, bu belge davacı şirket tarafından davalı şirkete verilmiş çekleri içermekte olup, belgede davanın tarafı olan şirketlerin adları yazılıdır.
Davalı alacaklı şirketin çeklerin davacı şirket tarafından verilmediğine ilişkin bir itirazı olmadığı gibi, davacı şirketin bu davayı açmasına karşı husumet yönünden herhangi bir itirazı da bulunmamaktadır. Davacı şirket dava konusu 2 adet çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı şirket ise cevap dilekçesinde bildirdiği nedenlerle buna karşı çıkmış, davanın reddini istemiştir.
Bu durumda tarafların iddia ve savunmalarına göre delilleri toplanarak aralarındaki ilişki ve çeklerin veriliş nedeni değerlendirilmek suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davacı şirket yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 06.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.