YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1430
KARAR NO : 2011/1536
KARAR TARİHİ : 15.03.2011
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca teslimi kararlaştırılan daire ve dükkanda eksik bırakılan imalât bedeli ile geç teslimden kaynaklanan kira kaybının tahsiline, bu bağımsız bölümlerin teslimine, davalının haksız müdahalesinin men’ine karar verilmesi istemiyle açılmış, davalı duruşmalara katılmadığı gibi, davaya da cevap vermemiş, mahkemenin kısmen kabule dair kararı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Taraflar arasında 16.03.2001 tarihinde imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, ruhsat 31.05.2001 tarihinde alınabileceğinden bu tarihten itibaren 36 ayda inşaatın tamamlanması, 1 (bir) adet daire ile bir adet dükkanın davacılara teslimi kararlaştırılmıştır. Davada, eksik iş bedeli yanında sürede teslim yapılamadığından gecikme sonucu uğranılan kira kaybının da ödenmesi istenilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, arsada imar uygulaması yapılmış ise de gecikmede davalı tarafın kusurlu olduğu belirtilmiş, bu nedenle temerrüdün gerçekleştiği 31.05.2004 tarihinden itibaren kira kaybı tutarı hesaplanmıştır. Sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi davalının kusuru nedeniyle inşaatta gecikme olduğu anlaşıldığından, gecikmeden doğan zararı davalı yüklenici ödemekle yükümlüdür (BK.md.96). Mahkemenin gerekçesi de gösterilmeden kira kaybının reddine yönelik kararı doğru olmamıştır. O halde yapılması gereken iş, bilirkişi ek raporunda saptanan kira kaybı alacağının, davada istenilen 3.000,00 TL’sine dava tarihinden, kalanına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle hüküm altına alınmasından ibarettir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
3-Davalının temyizine gelince;
Mahkemece sözleşmedeki anlatıma göre davacıya ait bağımsız bölümlere müdahalenin önlenmesine karar verilmiştir. Oysa sözleşmede davacılara verilmesi gereken bağımsız bölümlerin numarası belli olmadığı gibi, kat irtifakı da kurulmadığından verilen karar infazda tereddüte neden olacaktır (HUMK. md.388). Bu nedenle yapılması gereken iş, bilirkişilerden ek rapor alınarak kat irtifakına esas alınacak biçimde bağımsız bölümleri ve arsa paylarını tespit ettirmek, sözleşmede kararlaştırılan davacılara ait 1 adet dükkan ile 1 adet dairenin yerini saptamak, infazda tereddüt yaratmayacak biçimde davacılara teslim kararı vermekten ibarettir. Yine alacağın tamamına teslim tarihinden itibaren faize hükmedilmiş ise de muaccel bir alacağa faiz yürütülebilmesi için alacak miktarı belirtilerek istenilmek suretiyle borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekir (BK.md.101/I). Davadan önce temerrüdün varlığı kanıtlanamadığından davada istenilen miktara dava tarihinden, ıslah ile arttırılan miktara ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması yerine tüm alacağa teslim tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, kararın 2. bentte açıklanan nedenlerle davacılar, 3. bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 15.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.