Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2010/1009 E. 2011/3042 K. 23.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1009
KARAR NO : 2011/3042
KARAR TARİHİ : 23.05.2011

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … geldi. Davalı vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Sözleşmeden doğan alacaklara temerrüt faizi uygulanabilmesi için alacağın kararlaştırılan vadede ödenmemiş ya da alacaklının yöntemine uygun ihtarıyla borçlunun temerrüde düşürülmüş olması gerekir (BK. madde 101). Somut olayda kesin vade bulunmamaktadır. 14.09.2001 tarihli tespit tutanağına göre, eksik işlerin 18.09.2001 tarihinde tamamlanmış olacağı, tamamlanan işlerin kontrolü yapıldıktan sonra firmaya ödeme yapılacağı belirtilmiş olduğundan, davacı yanca yapıldığı ileri sürülen teslimin en erken 18.09.2001 tarihinde gerçekleştiği ve alacağın o tarih itibariyle muaccel olduğu anlaşılmaktadır. Alacağın muaccel olduğu tarihten sonra borçluyu temerrüde düşürücü, usulüne uygun olarak keşide edilmiş ihtar bulunmamaktadır. 19.03.2001 faks tarihi itibariyle alacak muaccel olmadığından borçluyu temerrüde düşürücü bir ihtar olarak kabulü mümkün değildir.
Bu halde, davalı iş sahibi dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği ve kesin vadede bulunmadığından işlemiş faiz isteminin reddi yerine, 18.09.2001 tarihini kesin vade kabul ederek hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibar edilerek bu yöndeki istemin kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, 23.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.