Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2009/6718 E. 2011/1624 K. 17.03.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/6718
KARAR NO : 2011/1624
KARAR TARİHİ : 17.03.2011

Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat … geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, tazminat istemi ile açılmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan tarihsiz “satıcılık sözleşmesi” başlıklı sözleşme davalı şirket ile Tarım Kredi Kooperatifleri 4. Bölge Birliği Müdürlüğü arasında imzalanmıştır. Sözleşme ve eklerinin amacı davacıya üç adet sera yapılmasına ilişkindir. Bu sözleşme satıcılık sözleşmesi başlığını taşısa dahi, içerik itibariyle bir eser sözleşmesidir. Bu nedenle uyuşmazlığın BK’nın 355 ve devamı maddelerine göre çözümlenmesi gerekir.
Mahkeme kararının gerekçe bölümünde taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu belirtilmiş, bu gerekçe davalı yüklenici şirket tarafından temyiz edilmediğinden, eser sözleşmesinin taraflar arasında olduğu taraflarca da benimsenmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde seralar için ödenen iş bedelinin iadesini istediği gibi, ayrıca diğer zararları yönünden tazminat isteminde de bulunmuştur.
Dosyada bulunan sera teslim tutanağı başlıklı belgeden davalı şirket tarafından seraların davacıya 03.06.2006 tarihinde teslim edildiği anlaşılmaktadır. 2007 yılı Ocak ayında meydana gelen fırtına sonucu bir adet seranın yıkıldığı, davacının başvurusu üzerine kooperatif yetkilileri tarafından 18.01.2007 tarihinde rapor düzenlendiği, raporda seranın taban direklerinin yerinden çıktığı, plastik örtüsünün tamamen parçalandığı, kullanılamaz hale geldiğinin belirtildiği, bu durumun davalı yüklenici şirkete bildirildiği, şirket tarafından 22.01.2007 tarihli toplantıda, davacının talebinin karşılanmasının mümkün olmadığı konusunda karar alındığı, 2007 yılı Mart ayında kalan 2 seranın da yıkıldığı, davacının 26.03.2007 tarihinde Manisa 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak 2007/35-35 D.İş tesbit dosyası ile tesbit yaptırdığı, tesbit dosyasına verilen bilirkişi raporunun davalı şirkete gönderildiği, davalı şirket vekilinin tesbite ve bilirkişi raporuna itiraz ettiği belirlenmiştir.
Davalı şirket yüklenici sıfatı ile seraların yapıldığı bölgenin şartlarını dikkate alarak, uygun malzeme ile ve uygun şekilde imalât yapmak zorundadır. Bu olayda malzemenin de davalı şirket tarafından temin edildiği anlaşılmaktadır. Yerin uygun olup olmadığı ve bu yere uygun imalât yapılıp yapılmadığı davalı şirketin yükümlülüğünde olduğu gibi, davalı şirketin BK’nın 357. maddesine göre davacı iş sahibine karşı herhangi bir uyarıda bulunmadığı belirlenmiştir. Dosyada bulunan bilirkişi raporları ve özellikle inşaat mühendisi bilirkişinin raporu ve olayın oluşu da dikkate alındığında davalı şirket tarafından uygun malzeme kullanılmadığı, imalât hataları yapıldığı, bunların gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıbın ortaya çıkmasından itibaren BK’nın 362. maddesi uyarınca iş sahibi tarafından hemen yüklenici şirkete bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalı yüklenici şirketin uygun malzeme kullanmadığı, ayıplı imalât yaptığı, bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, davacı tarafın davalı yüklenici şirkete süresinde ayıp ihbarında bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Mahkemece bu durumlar dikkate alınmadan, zararın mücbir sebepten kaynaklandığı ve ayıp ihbarının davalı yüklenici şirkete yapılmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davacı seraların yapımı nedeniyle ödediği iş bedelini geri istediğine göre, sözleşmeden dönmüştür. Bu durumda davacı ödenen sera yapım bedeli dışında ancak menfi zararının tazminini isteyebilir.
Yapılacak iş; daha önce dosyaya ayrı ayrı rapor vermiş olan ve keşifte hazır bulunan bilirkişilerden, hepsinin görüşleri tek raporda toplanacak şekilde ek rapor alınmasından, davacının sera yapımı için ödediği iş bedeli dışında ancak menfi zararlarını talep edebileceği dikkate alınarak, menfi zararlarının belirlenmesinin istenmesinden, ödenen iş bedeli ile hesaplanacak menfi zararlar konusunda bilirkişi raporu denetlenerek sonucuna göre bir karar oluşturulmasından ibarettir.
Kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı iş sahibi yararına BOZULMASINA, 825,00 TL vekâlet ücretinin davalı şirketten alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davacı iş sahibine verilmesine, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 17.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.