Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2007/5055 E. 2008/4560 K. 07.07.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/5055
KARAR NO : 2008/4560
KARAR TARİHİ : 07.07.2008

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı avukatı gelmedi. Davalı vekili avukat …. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, yanlar arasında yapılan 12.02.2002 tarihli adi yazılı sözleşmeye dayalı olarak açılmış olup; sözleşme uyarınca, davacı tarafından ayçiçeği ve mısırözü yağı dolumuyla davalıya teslimi işinin yüklenilmesi sebebiyle temin olunan teneke kutuların koli ve etiketlerin, sözleşmenin feshi sonucu davalı tarafından teslim alınmaması nedeniyle bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 45.210,00 YTL alacağın 20.09.2003 tarihinden itibaren değişen oranlarda, ticari reeskont faizi uygulanmak suretiyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davada, kapsamının doğruluğu yanlar arasında uyuşmazlık konusu olmayan ve adi şekilde yapılan 12.02.2002 tarihli sözleşme ile davacı şirket tarafından düzenlenen 27.08.2003 tarihli 9332, 9333 seri numaralı toplam 105.319.670.440 TL tutarlı iki fatura dayanak alınmıştır.
Tarafların açıklamaları, yanlar arasındaki sözleşme ve bilirkişi raporlarındaki tespitler birlikte değerlendirildiğinde; davacı yüklenicinin, … sahibi davalı şirkete ait “Golda” markasını içerir teneke kutuların, … ve Ayçiçeği yağlarının dolumunu yaparak davalı … sahibine teslimini yüklendiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; davalı tarafından davacıya gönderilen 13.01.2003 ve 15.02.2003 tarihli yazılardan önce tarafların bir araya gelerek aralarındaki sözleşmeyi fesh ettikleri sabittir. Sözleşmenin feshinden sonra belirtilen tarihli yazılarla, davalı şirketin “Golda” markalı teneke kutulara yağ dolumu yapılarak davacı
tarafından kendi adına pazarlaması suretiyle stokların eritilmesi istenmiştir. Davalının, davacıya yaptığı bu bildirime karşın, davacı tarafından davalıya cevap verilmeden, 03.09.2003 tarihli ve … 1. Noterliği aracılığıyla, faturaları ekli olduğu halde, gönderilen ihtarnamesi ile 12.02.2002 tarihli sözleşme uyarınca, davalı adına yaptırılan muhtelif koli, etiket ve teneke ambalajlarının sözleşmenin feshi sonucu elinde kaldığını ve bunların bedeli olan 105.319.670.440 TL’nin ödenmesini davalı şirkete bildirmiştir.
12.02.2002 tarihli sözleşmede … bedeli yazılı olmadığı gibi; … bedelinin tutarında da yanlar arasında uyuşmazlık vardır. Borçlar Kanununun 366. maddesi gereğince, taraflarca önceden kararlaştırılmamış veya yaklaşık olarak kararlaştırılmış olan bedel, işin yapıldığı zamandaki serbest piyasa rayiçlerine göre yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu mahkemece belirlenir. Somut olayda mahkemece, 21.11.2005 günlü bilirkişi kurulu raporu ile buna ek rapor dayanak alınarak hüküm kurulmuş ise de; işin yapıldığı zamandaki serbest piyasa fiyatlarına göre davacı yüklenici tarafından temin olunan teneke kutulardan etiket ve kolilerin bedellerinin belirlenmiş olduğuna ilişkin bir açıklama yer almamaktadır. Başka bir anlatımla, bilirkişi kurulu raporu Borçlar Kanununun 366. maddesinde açıklanan yasal yönteme uygun değildir.
Diğer yandan, bedeli istenen ürünlerin davalı … sahibine ait olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamasına, davalıdan bedelinin de istenmiş olmasına göre dava edilen bedelin tahsili ile birlikte ürünlerin de davalıya aynen iadesi gerekir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile tespit olunan bedelin davalıdan tahsiline karar verilmiş olduğu halde ürünlerin davalı şirkete davacı tarafından teslimine karar verilmemiş olması doğru olmamıştır. Ayrıca, yanlar arasındaki sözleşmenin 3. maddesi gereğince malların davacı tarafından, davalının işyerinde davalıya teslimi gerektiği kararlaştırılmış olduğu ve sözleşmenin feshinden sonra ürünlerin davacıda bulunduğu sabit bulunduğundan ve davacının, davalıyı alacaklı temerrüdüne düşürmediğinden, bedeline hükmedilen ürünlerin yani imalatta kullanılıcak malzemelerin davacının kusuru ile zarara uğramış ise, gerçekleşen bu zararların da davacı alacağından mahsubu “zararın denkleştirmesi” ilkesi gereğince zorunludur.
O halde, mahkemece yapılacak …; yukarda açıklandığı üzere, Borçlar Kanununun 366. maddesi hükmünde öngörülen yasal yöntemle yüklenicinin hak ettiği istenebilir … bedeli alacağının, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak veya gerekli görülürse mahkemece yeniden uzman bilirkişi kurulu oluşturularak keşif ve inceleme yaptırılmak suretiyle, … bedelinin belirlenmesi ve davacının kusuru ile bedeli istenen ürünlerin değer kaybetmesi sonucu zarar oluşmuş ise, tutarının saptanması ile hak edilen bedelden mahsubunun yapılması ve varılacak sonuca göre hak edilen bedelin davalıdan tahsili ile birlikte ürünlerin davalıya iadesine karar vermekten ibaret olmalıdır.
Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan sebeblerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davalı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden 550,00 YTL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 07.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.