YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/3783
KARAR NO : 2008/4155
KARAR TARİHİ : 23.06.2008
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat… ile davalı vekili avukat …. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Davacılar vekili; 9 nolu parseldeki binanın (Beyaz Saray Apt) davalı yüklenici tarafından inşa olunduğunu, binadaki bağımsız bölümlerin yükleniciden satın alındığını, zamanla binada çatlaklar oluştuğunu ve güçlendirme yapılması gerektiğini sonucuna varıldığını, davalıya ihtar olunmasına rağmen güçlendirme yapmaya yanaşmadığını ileri sürerek asıl ve ıslah yoluyla artırılan davalarda bedelinin ödetilmesini talep etmiştir.
Davalı 9 nolu parseldeki davacılar kendisi tarafından satıldığını açılan ilk davaya cevap vermiştir.
Mahkemece yapılan keşif dava alınan bilirkişi raporuna dayanılarak gizli ayıplı imalâtın giderilmesi için gereken 173,000 YTL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava konusu olayda öncelikle çözümü gereken hususun davalının husumet iddiaları ile ilgilidir. Gerçektende dava, Beyaz Saray Apt. kat malikleri kurulunun aldığı karar uyarınca yönetici tarafından açılmıştır. Yöneticinin görev ve yetkileri 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda sayılmıştır. Bu görevlerle doğrudan bağlantılı olan konularda yöneticinin dava açma hakkının bulunduğu tartışmasızdır. Ancak ana binada esaslı surette değişiklik gerektiren konularda yöneticinin doğrudan dava açma hakkı düşünülemez. Ne var ki açılan davaya ana binanın kat maliklerince (davacı avukatına) vekâletname verilmek suretiyle icazet verildiğinden, davadaki husumet noksanının bu suretle giderildiği kabul edilmelidir. O halde kat maliklerinden vekâletname verenlerin yönünden güçlendirme bedeli kabul olunmalı, vekâletname vermeyen bağımsız bölüm sahiplerine ilişkin istem reddedilmelidir.
Davanın niteliğine gelince, kat malikleri ile davalı arasında bir eser sözleşmesi ilişkisi yoktur. Aralarında satım akdinden kaynaklanan hukuki bir münasebet bulunmaktadır. Davalı davaya karşı verdiği cevapta –süresinde- zamanaşımı definde bulunmuştur. Davacı kat maliklerinin davalıdan satın alma tarihleri araştırılmalı, satın alma tarihleri ile davanın açıldığı tarih arasında 5 yıllık süre dolan malikler açısından dava reddedilmelidir. Islah yoluyla açılan davaya karşı ise zamanaşımı def’inde bulunulmadığından, araştırma sadece açılan ilk dava yönünden yapılmalıdır.
İşin esasına gelince; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamalar 2000 yılında yürürlüğe konulan deprem yönetmeliğine göre yapılmıştır. Oysa 9 nolu parseldeki binanın 1975 yılında yürürlükte bulunan deprem yönetmeliği hükümleri çerçevesinde inşa olunduğu anlaşılmaktadır. 2000 yılı yönetmeliğinde yüklenicilerin yükümlülüğünü artıran hükümler getirildiğinden sonradan yürürlük kazanan yönetmeliğin aleyhe hükümlerinin yüklenicilere uygulanamayacağı ortadadır. Bu nedenle bilirkişilerden ek rapor alınarak güçlendirme hesapları 1975 yılı yönetmelik esaslarına göre yapılmak ve bulunacak miktarlar davaya vekâletname vermek suretiyle icazet veren kat maliklerinin hisseleri toplamınca (zamanaşımı dikkate alınarak) hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 550,00 YTL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 23.06.2008 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava kat malikleri adına yönetici tarafından apartman inşaatını yapan yüklenici aleyhine açılmış, imalâttaki ayıpların giderilmesi bedelinin tahsili talep edilmiştir. Davacı yönetici ile davalı arasında eser sözleşmesi ilişkisi yoktur. Davacı yönetici kat maliki veya arsa sahibi de değildir. Dava, niteliği itibariyle yöneticinin 634 sayılı KMK’nın 35. maddesinde sayılan yöneticilik görevinin gereği olarak yaptığı sözleşmeden kaynaklanmadığından yönetici aktif dava ehliyetine sahip bulunmamaktadır. Yüklenici aleyhine inşaatın eksik ve ayıplı yapılması sebebiyle giderim davası sözleşmesinin tarafı olan
arsa sahipleri, arsa sahiplerinin sözleşmeden doğan haklarını temlik ettiği halefleri ve yükleniciden bağımsız bölüm satın alan daire sahipleri tarafından açılabilir. Taraf ehliyeti dava şartlarından olup görevi gereği mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Yöneticinin aktif husumet ehliyeti olmadığından zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan, bağımsız bölüm maliklerinin davaya muvafakat veya yöneticinin avukatına vekâlet vermesi suretiyle taraf teşkilindeki eksiklik giderilemez.
Bu durumda aktif husumet yokluğu sebebiyle kararın bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun değişik gerekçeyle bozma düşüncesine katılamıyoruz.