YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/2100
KARAR NO : 2008/3054
KARAR TARİHİ : 06.05.2008
Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat … ile davalı vekili avukat … …. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Davacı ile davalı şirket arasında imzalanan 02.12.1997 tarihli inşaat yapım sözleşmesi uyarınca davacının hissedarı bulunduğu 16 parsel nolu arsa üzerinde inşaat yapılması ve davacıya bir dubleks daire ile giriş katının ¼ payının verilmesi gerekirken davalı şirketin kusurlu hareketleri sonucunda açılan izale-i şüyu davası neticesinde akdîn ifasının imkânsız hale geldiği izale-i şüyu kararı sonucunda payı için ödenen bedelin zararı karşılamadığı ileri sürülerek şimdilik 20 milyar liranın davalıdan tahsili istenmiş, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İnşaatın yanlar arasındaki sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 30 ay sonunda teslimi gerekirken, arsada mevcut Belediye hissesinin satın alınması, komşu 5 nolu parselin 3,5 m2’lik tecavüzü nedeniyle iş geciktiğinden bu süre sonunda imzalanan 26.11.1999 tarihli tutanakta işin süresinin 26.11.1999 tarihinden 15 Ağustos 2001 tarihine kadar uzatılması davalı ve diğer arsa sahibince kabul edilmiştir. Hâl böyle iken bu süre dolmadan ve davacının akdîn feshi yolunda bir ihbarı bulunmadığı halde arsanın diğer ortağı … tarafından 2000/68 Esas sayılı davada ortaklığın giderilmesi talep edilmiş ve dava sonunda verilen kararla inşaat yapılacak arsa … ve … tarafından satın alınmış, hissesine düşen bedel davacıya ödenmiştir. Böylece fiilen işin yapım imkânı kalmamıştır. Akdîn bu şekilde son bulmasında …’ın açtığı davanın etkili olduğu ortadadır. … yüklenici davalı şirketin hem yetkili temsilcisi, ortağı ve hem de arsanın hissedarıdır. Dolayısıyla davalı şirketin izale-i şüyu davası açılmasından haberdar olmadığı düşünülemez.
… ./..
s.2
15.H.D.
2007/2100
2008/3054
Kaldı ki, davalı şirket TTK’nın 335 ve devamı maddeleri uyarınca işlemlerin şirket adına yapılmasını talep etme hakkı varken bu yola gitmeyerek akdîn ifasının imkânsız kalmasına sebebiyet vermiştir. Her ne kadar … ile davalı şirket ayrı ayrı kişiliklere haiz bulunmakta iseler de … ’in davalı şirketteki pozisyonu gözetildiğinde ve organik bağ dikkate alındığında sözleşmenin bu şekilde sona erdirilmiş olması iyiniyet kurallarıyla bağdaşmamaktadır. Bu durumda mahkemece davacının sözleşmeye göre elde edebileceği menfaat ile, izale-i şüyu davası sonucunda elde ettiği bedel arasında bir fark oluşmuş ise bu zararını davalı şirketten alabileceğinin kabulü gerekir.
O halde mahkemece işin esasının incelenerek ve bilirkişi raporlarına vakî itirazlarda gözetilip mahallinde keşif yapılmak suretiyle yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak varsa davacı alacağına hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı … yararına BOZULMASINA, 550,00 YTL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak vekille temsil edilen davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 06.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.