YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/6746
KARAR NO : 2007/3495
KARAR TARİHİ : 24.05.2007
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili avukat … ile davalı vekili avukat … Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı.Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü
K A R A R
Dava, 406 sayılı Yasa ve sözleşmelere aykırılık nedeniyle uğranılan zararın temini istemine ilişkindir. Mahkemece kanıtlanamayan davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı şirketin 2 adet 1SDN PRI portu için 15.05.2003 tarihinde davacı şirketten talepte bulunduğu ve kendisine … nolu, 9007 ISDN SPRA PRI portu ve 100 DID numarası, … nolu 9008 ISDN SPRA PRI portu ve 100 DID numarası verilerek abone sözleşmesi imzalandığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı şirket 12.06.2003 tarihli taahhütnameler ile ses iletiminde bulunmama ve başka kişi ve kuruluşlara tesis edilen devreyi ticari amaçla kullandırmamayı taahhüt etmiştir.
HUMK’nın 370.maddesine göre dava açılmadan önce delil tesbiti en çabuk ve en az giderle delil tesbitini yapabilecek mahkemeden istenebilir. Bunun yanında Noterlik Kanunu’nun 61.maddesiyle noterlere, bir şeyin veya yerin hal ve şeklini, kıymetini, ilgili kişilerin kimliklerini ve ifadelerini tesbit yetkisi de verilmiştir. Noterlerin yaptıkları tesbitin, hukuk mahkemelerince yapılan ve HUMK’nın 368-374.maddeleri arasında düzenlenen delil tesbiti ile bir ilgisi olmamakla ve tek başına hukuki değer taşımamakla birlikte diğer kanıtlarla doğrulanması halinde mahkemelerde delil olabileceğini kabul etmek gerekir (HGK’nın 14.03.1990 gün 2/31-169 sayılı kararı).
Somut olayda noter marifetiyle yapılan tesbit HUMK’nın 368 ve sonraki maddelerinde düzenlenen yasal bir delil tesbiti yolu değil ise de dosyada mevcut diğer deliller ve davalı vekilinin cevap dilekçesindeki beyanları karşısında davalının taahhüdüne ve sözleşmesine aykırı şekilde data hatlarını kullandığı anlaşılmaktadır. Ancak bilirkişilerce zarar hesabı yapılamamıştır. Bu halde mahkemece öncelikle, iletişim konusunda uzman iki kişi ve yorumda yardımcı olmak üzere bir hukukçudan oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulundan alınacak raporla zarar miktarının hesaplattırılması, zararın kesin miktarının ispat ve hesaplanmasının mümkün olmaması halinde BK’nın 42.maddesine uygun hesaplama yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu zararın gerçekleşmediği ve miktarının, tam ve doğru olarak hesaplanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 500,00 YTL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.