YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/6727
KARAR NO : 2007/6974
KARAR TARİHİ : 06.11.2007
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, icra takibine borçlu davalının vakî itirazının iptâli istemine ilişkindir.
İstanbul 5.İcra Müdürlüğü’nün 2004/2779 takip sayılı dosyası kapsamından; davacı yüklenicinin, davalı iş sahibi hakkında adî takip yoluyla başlatmış olduğu icra takibinde; 18.11.2003 22.01.2002, 24.02.2003, 18.11.2003 tarihli dört adet reklam sözleşmesini ve dört adet faturayı dayanak alarak, işlemiş temerrüd faiziyle birlikte toplam 8.623,60 YTL alacağın tahsilini istemiştir. Takip borçlusu davalının yasal süresi içindeki itirazı sebebiyle İcra ve İflas Kanunun 62.maddesi gereğince duran icra takibine davalının yaptığı itirazın iptâli için de aynı Kanunun 67.maddesi hükmünde öngörülen yasal süresinde davacı tarafından itirazın iptâli davası açılmıştır.
Mahkemece, davacı tarafından alacağın kanıtlanamaması sebebiyle davanın reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava ve icra takibine dayanak alınan dört adet “reklam sözleşmesi” fotokopileri davacı tarafça dosya kapsamına sunulmuş olduğu halde; mahkemece, sözleşme asılları davacıdan istenerek sunulması halinde HUMK’nın 230 ve izleyen madde ve hükümleri gereğince, sözleşmelerdeki imzaların aidiyetine ve kapsamlarının doğruluğuna yönelik olarak davalıya “isticvap davetiyesi“ çıkarılıp tebliğ edilmesi gerektiği düşünülmemiştir. Oysa, davalı tarafça, yanlar arasında varlığı ileri sürülen akdî ilişki açıkça inkâr edilmemiştir. Sözleşmelerde iş bedelleri götürü olarak gösterilmiştir. Yanlar arasında yapıldığı ileri sürülen sözleşmelerin kapsamlarının doğruluğu mahkemece saptandığı takdirde; Borçlar Kanunu’nun 364.maddesi gereğince, sözleşme konusu işlerin yapıldığını ve iş bedellerinin istenebilir olduğunu yasal delillerle kanıtlama ödevi davacıya aittir. Diğer yandan, sözleşme konusu ilânların yapılmış olduğunu gösterir ilân fotokopileri sunulmuş olmasına karşın mahkemece, ilânların yapıldığını gösterir dergi asılları istenmemiştir. O halde, mahkemece, davacı tarafın ticâri defterlerini sunmamış olması nedeniyle ve eksik araştırma ve inceleme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; az yukarıda açıklandığı üzere; dava ve icra takibine dayanak alınan sözleşmelerin asılları davacı taraftan alınarak HUMK’nın 230 ve izleyen maddeleri hükümlerine uygun şekilde sözleşmelerin kapsamlarının doğruluğuna ve imzaların aidiyetine yönelik olarak davalıya isticvap davetiyesi gönderilip tebliğ ettirilmesi ve sözleşmelerin yanları bağlayıcı olduğunun saptanması durumunda da, sözleşme konusu işlerin sözleşmelere uygun olarak yapılmış ve dolayısı ile dava ve takip konusu asıl alacağın istenebilir olduğunu kanıtlar yasal delillerinin davacıdan sorularak toplanması ve uyuşmazlık konusu iş bedelinin istenebilir olduğunun kabulü halinde de varılacak sonuca göre gerçekleşmiş ise temerrüd faiziyle birlikte davacının hak ettiği alacağına davalının vakî itirazının iptâline; sözleşmenin yanları bağlayıcı olmadığının, bağlayıcı olsa dahi iş bedelinin istenebilir olmadığının belirlenmesi durumundaysa şimdiki gibi davanın reddine karar vermekten ibaret olmalıdır.
Açıklanan nedenlerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 06.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.