YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/4522
KARAR NO : 2006/7157
KARAR TARİHİ : 06.12.2006
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı-k.davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı-k.davalı vekili avukat … ile davalı-k.davacı vekili avukat … Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü
K A R A R
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, düzenlemesi Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde yapılan eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Davacı-k.davalı kooperatif, iş sahibi, davalı-k.davacı şirket ise, yüklenicidir. Taraflar arasındaki 09.02.1996 tarihli sözleşme, uyuşmazlık konusu değildir. Yanlar arasındaki sözleşmenin konusu yüklenicinin Bayındırlık Bakanlığı birim fiyatlarıyla kooperatife bina yapmasıdır.
Davacı-k.davalı iş sahibi, 17.12.1999 tarihinde açtığı davada yüklenici ile arasındaki sözleşmeyi 15.07.1999 tarihinde feshettiğini, yaptırdıkları tesbit sonucu yüklenicinin hakedişinden fazla olarak 21.768.926.256 lira almış olduğunun belirlendiğini ileri sürerek, anılan miktarın davalı yükleniciden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-k.davacı yüklenici ise, 20.12.2001 tarihinde açtığı davada; iş sahibi kooperatif ile arasındaki sözleşmenin iş sahibi tarafından haksız olarak feshedildiğini, bu nedenle fesih tarihine kadar düzenlenen 6 adet hakedişten kalan alacak, fesih tarihinden sonra yaptığı imalât bedeli, haksız fesih nedeniyle uğradığı kâr mahrumiyeti, sözleşmenin 15.maddesi gereği iş sahibinin ödenmesi gereken “sözleşmesel tazminat” ile 3/A ve 5/A nolu hakedişlerden kaynaklanan müteahhitlik kârı” olmak üzere toplam 5 alacak kaleminden oluşan 127.500.000.000 lira alacağının iş sahibi kooperatiften tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yüklenici tarafından açılan bu dava, 17.05.2002 tarihinde kooperatif tarafından açılan dava ile birleştirilmiştir.
Davalı-k.davacı yüklenici, 10.06.2004 tarihinde verdiği ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde gösterdiği alacak kalemleri nedeniyle istediği miktarı (müddeabihi) ıslah ederek kooperatiften toplam 318.235.314.120 liranın tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece iş sahibinin açtığı asıl davanın reddine, yüklenici tarafından açılan ve birleşen davada ise, yüklenicinin talebi gibi 318.235.314.120 liranın iş sahibinden tahsiline karar verilmiş; kararı davacı-k.davalı iş sahibi temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı –k.davalı kooperatifin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki sözleşme, kooperatif tarafından 15.07.1999 tarihli ihtarla feshedilmiştir. Dosyada bulunan tüm bilirkişi raporlarında sözleşmenin kooperatif tarafından haksız olarak feshedildiği, sözleşmenin feshinde sadece kooperatifin kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dairemizin yerleşik uygulamasına göre de feshin haklı sebeplere dayanıp dayanmadığının tesbitinde sadece fesih ihtarında yazılı nedenlere değil, bir bütün olarak taraflar arasındaki hukuki ilişkide tarafların dürüstlük kuralları çerçevesinde davranışlarına bakılmalıdır. Eser sözleşmesi, niteliği itibarıyla güven esasına dayanır. Aslolan karşılıklı güven duygusu ve iyiniyetin varlığıdır. Somut olayda; yüklenici şirket 12.07.1999 tarihinde kooperatif ve kooperatif başkanına … Noterliği aracılığıyla çektiği ihtarnamede, kooperatif yönetim kurulu başkanını kooperatifi şahsi menfaatlerine göre yönetmekle suçlamış, “kooperatif tarafından sözleşme ve sözleşme eki özel şartname görmezlikten gelinerek çeşitli bahanelerle yüklenici şirketin zora sokulmaya çalışıldığı” belirtilmiş, bu ihtara karşı iş sahibi kooperatif ve yönetim kurulu başkanı tarafından birlikte … Noterliği aracılığıyle çekilen 14.07.1999 tarihli ihtarda da “yüklenici iddialarının, yüklenicinin sözleşmeye aykırı davranışları dolayısıyla başlattıkları hukuk mücadelesinin savuşturulmasına yönelik bir çaba olduğu, yaptığı işlere nazaran yükleniciye fazla ödeme yapıldığı” bildirilmiştir. Doğruluk ve dürüstlük ilkesi gereği taraflar bakımından aslolan, sözleşmeyle kararlaştırılan hususları yerine getirmek, verilen sözleri tutarak sözleşmeyi ifa ile sonuçlandırmaktır. Tarafların karşılıklı suçlamalarla eserin ortaya çıkmasını engellemeleri karşılıklı olarak güveni sarsar. Bu gibi durumlarda sözleşmenin feshinde kusur karşılıklıdır. Yine yüklenicinin işi süresinde bitirmeyerek temerrüde düştüğü, kendisine yapılan ödemelere göre fesih tarihinde işin gerisinde kaldığı, bedelini aldığı imalatları yapmadığı dosya kapsamına göre sabit olduğu gibi, kooperatifin de bilirkişi raporlarında belirtildiği şekilde fesihte kusurlu olduğu sabittir. Hal böyle olunca, akdin feshinde, somut olay bakımından, her iki tarafın da kusuru bulunduğunun kabulü zorunludur.
Tazminat borcunun doğması için temel koşul kusur olduğundan, tazminat isteyen tarafın kusursuz olması kuraldır.Yüklenicinin sözleşmenin feshi nedeniyle kâr kaybı alacağı talebinde bulunabilmesi için fesihte tamamen kusursuz olması gerekir. Oysa, somut olayda az yukarıda açıklanan nedenlerle her iki taraf da kusurlu bulunduğundan, yüklenicinin kâr kaybına ilişkin alacak isteminin reddi yerine kabulü doğru olmamıştır.
2-Sözleşmenin 15.maddesinde kararlaştırılan ceza Borçlar Kanunu’nun 158/son maddesinde düzenlenen dönme cezasıdır. Dönme cezası ile sözleşmeden dönülmesinde kusuru olmayan tarafın meydana gelen tüm zararlarının karşılanması amaçlanmıştır. Akdin feshine her iki yan da kusurlu olduğundan, yüklenicinin dönme cezasına yönelik isteminin de reddi yerine, kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Akdin feshedildiği tarihe kadar taraflar arasında 6 adet hakediş düzenlenmiştir. Fesih tarihinden önce düzenlenen 1’den 5’e kadar olan hakedişlerde gösterilen imalât taraflarca kabul edilmiştir. Nitekim, davacı-k.davalı kooperatif vekili 22.12.2000 tarihli ilk bilirkişi raporuna karşı itirazlarını içeren 26.01.2001 tarihli dilekçesinde “davalının (yüklenicinin) düzenleyip davalı tarafça kabul edilen 5 hakedişi mevcut olup…” demek suretiyle yüklenicinin düzenlediği 1’den 5’e kadar olan hakedişleri kabul ettiklerini belirtmiştir. Yine, kooperatif vekili … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2000/100-58 değişik iş dosyası ile alınan tesbit bilirkişisi raporuna verdiği itiraz dilekçesinde de; 5 adet hakedişi kabul etmiştir. Davalı-k.davacı yükleniciye 68.035.000.000 lira ödeme yapıldığı hususunda yanlar arasında uyuşmazlık yoktur. Öyleyse, fesih tarihine kadar düzenlenen 1’den 5’e kadar olan hakedişler ile kooperatifin de kabul ettiği 3/A ve 5/A nolu hakedişlerden sonra yapılan imalât, fesih sonrası imalât sayılmalı, 5 nolu hakedişten sonra yüklenicinin işyerinden ayrıldığı 30.03.2000 tarihine kadar olan süredeki imalâtın bedeli, yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayicine göre hesaplanmalıdır. Bu nedenle, konusunda uzman iki inşaat mühendisi ve yorumda yardımcı olmak üzere bir hukukçu bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, gerek görülürse yerinde keşif de yapılarak yukarıda açıklandığı şekilde yüklenicinin fesih sonrası yaptığı imalâtın bedeli belirlenmeli, bulunacak imalât bedeli ödeme miktarı da dikkate alınarak, uyarlama yapılmaksızın hüküm altına alınmalıdır.
4-Diğer yandan, davacı-k.davalı kooperatif tarafından açılan asıl davada, her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre karara bağlanacağı (28.11.1956 gün ve 15/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı) gözönüne alınarak az yukarıda açıklanan iş sahibinin kabulünde olan hakedişler uyuşmazlık konusu olmayan 68.035.000.000 liralık ödeme ve oluşturulacak bilirkişi kurulundan alınacak rapor mahkemece değerlendirilerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde hükme varılmalıdır. Bu hususlar dikkate alınmaksızın, iş sahibinin açtığı davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
5-Kabule göre de;
Davalı-k.davacı yüklenici 10.06.2004 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesiyle davanın değerini arttırmış olduğundan ve açılan dava ıslah dilekçesi ile istenen miktar bakımından davalıyı temerrüde düşürücü işlem olarak kabul edilemeyeceğinden mahkemece dava dilekçesinde istenen miktar için davanın açıldığı, ıslah dilekçesiyle istenen miktar bakımından da ıslah talebinin harçlandırıldığı tarihten başlayarak faize hükmedilmesi yerine, hüküm altına alınan tüm alacak için dava tarihinden faiz yürütülmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacı-k.davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2,3,4 ve 5.bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı-k.davalı yararına BOZULMASINA, 450,00 YTL duruşma vekalet ücretinin davalı-k.davacı şirketten alınarak davacı-k.davalı iş sahibi kooperatife verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı-k.davalıya geri verilmesine, 06.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.