Yargıtay Kararı 15. Hukuk Dairesi 2006/448 E. 2007/1068 K. 21.02.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/448
KARAR NO : 2007/1068
KARAR TARİHİ : 21.02.2007

Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

K A R A R

Dava teminat olarak 3.kişiye verilen senedin zamanında davacıya iade edilmemesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkin olup mahkemece maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı yüklenici davalı ile aralarında eser sözleşmesi yapıldığını, karşılıklı olarak birbirleri lehine düzenledikleri senetleri 3.kişi olan … …’ye verdiklerini, kendisine düşen edimi yerine getirdiğini ancak davalının senedi alıp icraya koymasını önlemek için menfi tespit davası açtığını, bu dava nedeniyle banka teminat mektubu almak zorunda kaldığını, davanın kabul edildiğini iddia ederek banka teminat mektubu için yapmış olduğu giderin tahsilini talep etmiştir.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre banka teminat mektupları için ödenen komisyon gider vergisi vs. için ayrı bir dava açılabilir. Bu nedenle sayılan giderler yargılama giderleri kapsamında değerlendirilemez. O halde davacının böyle bir dava açmasına engel bir durum bulunmadığından dava tarafların haklılık durumuna göre sonuçlandırılmalıdır.
Taraflar arasında eser sözleşmesinin yapıldığı ve bu sözleşme gereğince yanların birbirleri lehine düzenledikleri senetleri dava dışı … …’ye verdikleri hususu çekişme konusu değildir. Uyuşmazlık davacının açmış olduğu menfi tesbit davasında alınan ihtiyati tedbir kararı gereğince ibraz edilen banka teminat mektubu için yapmış olduğu giderden kimin sorumlu olacağı konusundadır.

Daha önce davacı tarafından, davalı … … ile senetlerin yediemin olarak bırakıldığı…aleyhine … 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1997/260 E., 1997/529 K.sayılı davanın açıldığı, o davada yediemin …’in, her iki taraf birlikte kendisine gelmediği için senedi davacıya vermediğini, davalı … de, senedi icraya koyma gibi bir isteğinin olmadığını, davadan önce davacının kendisinden herhangi bir talebinin olmadığını beyan etmiş, iki senedin de 3.kişi … …’nin elinde bulunduğu tesbit edilmiştir.
Davacının o davadan önce davalı ile … …’ye senedin iadesi hususunda herhangi bir ihtarının olmadığı anlaşılmaktadır. Davalının anılan senetle ilgili olarak herhangi bir icra takibi de bulunmamaktadır. Taraflar birlikte müracaat etmediklerinden yediemin … senedi davacıya iade etmemiştir. Davacı davalıya karşı ihtar göndermeden doğrudan mahkemeye dava açmak ve ihtiyati tedbir talebinde bulunmak suretiyle dava konusu masrafı yapmak durumunda kalmıştır. Olayın bu şekildeki oluş biçimine göre davacının dava konusu masrafı yapmasında davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmamaktadır.
O halde mahkemece davanın maddi tazminat yönünden de reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle hüküm kurulmuş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 21.02.2007 gününde oyçokluğula karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Yargılama giderlerine yalnız asıl davada ve kendiliğinden karar verileceğinden ayrı bir dava açılamaz ise de, somut olayda talep edilip hüküm altına alınan teminat mektubu nedeniyle komisyon gideri, ipotek konulması ve fekki masrafları yargılama giderlerinden olmadığı ve asıl davada hüküm altına alınması mümkün bulunmadığından davacının bunları ayrı bir davada istemekte hukuki yararı vardır.

Davacı, … 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1997/260 Esas sayılı dava dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararını infaz ettirebilmek için dosyaya teminat mektubu ibraz etmiş ve bu mektubu alabilmek için ipotek tesis masrafı, iade edilinceye kadar komisyon gideri ve iadeden sonra ipoteğin fekki için masraflar yapmıştır. Bunlar davacının uğradığı maddi zararlardır. Dava sonucunda davacı haklı görülerek davası kabul edildiği, ücreti vekâlet ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulduğu ve davalı davanın açılmasına neden olmadıklarını savunmasına rağmen karar kesinleştiğinden davalının kusurlu davranışları nedeniyle bu zararların doğduğunun kabulü zorunludur. Ayrıca yukarıda sözü edilen dava açılmadan önce davacının, “ilerde ikame edeceğimiz davalara esas olmak üzere…” diyerek yaptırdığı tesbit dilekçesi ve bilirkişi raporu davalıya bizzat tebliğ edilmesine karşın senedin iadesi konusunda beyanda bulunmayarak davanın açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla zarardan sorumlu tutulmalıdır. Bu sebeplerle usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan bozma yönünden gerçekleşen sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.