Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2021/385 E. 2021/2901 K. 15.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/385
KARAR NO : 2021/2901
KARAR TARİHİ : 15.03.2021

Dolandırıcılık suçundan sanık …’nin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1, 62 ve 52. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis ve 3.320,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/03/2018 tarihli ve 2016/678 esas, 2018/224 sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 11/11/2020 gün ve 94660652-105-35-9932-2020-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2020 gün ve 2020/102196 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Somut olayda, Kocaeli 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/04/2015 tarihli kararı öncesinde, 09/06/2017 tarihli oturumda Mahkemesince uzlaştırma işlemlerinin yapılması amacıyla dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesini müteakip, uzlaştırmacı tarafından müştekinin 2.000,00 Türk lirasının ödenmesi halinde uzlaşmayı kabul edeceğini bildirdiği, ancak sanık …’ye gönderilen tebligatın iade geldiği ve dosyada mevcut telefonu da kullanmadığı gerekçesiyle sanığa ulaşılamadığından bahisle taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığına dair tutanak tanzim edilmiş ise de;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 20/06/2018 tarihli ve 2018/2503 esas, 2018/9186 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. madde ve fıkrasında yer alan “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki açıklamalar ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olduğu birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun’un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkartılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun’un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği anlaşıldığından, öncelikle müştekinin bilinen en son adresine tebliğ yapılarak, tebliğin iade edilmesi halinde adres kayıt sistemindeki en son yerleşim yeri adresine tebliğ işleminin yapılması gerektiğinin anlaşıldığı,
Uzlaştırmacı tarafından tanzim edilen rapor öncesinde, yakalama emrinin yerine getirilmesi amacıyla sanığın Turgutlu Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde adresini “Şehitler Mah. Kamer Sk. No:6 İç Kapı No:7 Turgutlu” olarak bildirdiği, uzlaştırma teklifi aşamasında sanığa yapılan tebligata dair Ptt gönderi takibinde “iade-bekleme süresi bitti”

şeklinde bir açıklamaya yer verildiği ve yine Ptt haber kağıdında da tebligatın “iade” geldiğine ilişkin ibareye yer verildiği anlaşılmakla, sanığın en son bildirdiği adresinin tespit edilerek söz konusu adresine tebliğ işlemlerinin yapılması gerektiği, anılan tebligatın “iade gelmesi halinde” ise adres kayıt sistemindeki en son yerleşim yeri adresi tespit edilerek tebliğ işleminin yapılması gerektiği, dosyada usulüne uygun bir tebligat bulunmadığı gözetilmeden, uzlaştırma işlemi usulüne uygun şekilde tamamlanmadan yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kovuşturma evresinin 14/02/2017 tarihli 1. celsesinde, uzlaştırma işlemleri yapılmak üzere dosyanın Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna gönderilmesine dair ara kararı verilmesinden sonra uzlaştırmacı tarafından düzenlenen bilâtarih uzlaştırma tutanağına göre, katılanın 2.000 TL zararı karşılanırsa uzlaştırmayı kabul edeceğini beyan ettiği, hükümlünün ise dosyadaki telefon numarasından kendisine ulaşılamadığı ve çıkarılan tebligatın iade dönmesi nedeniyle uzlaşmanın sağlanamadığı yazılmış olup, yine katılanın bilâtarih uzlaşma teklif formunu kabul etmediğine yönelik imzaladığı, öte yandan, hükümlünün yakalama kararı üzerine alınan savunmasında katılanın zararını gidermeye hazır olduğunu beyan etmesi nedeniyle mahkemece 03/10/2017 tarihli 3. celsede zararı gidermesi hususunda hükümlüye davetiye çıkarılmasına yönelik ara kararı verildiği, bunun üzerine gerekli meşruhatı havi tebligatın hükümlünün sorgusunda beyan ettiği adresine tebliğe çıkarıldığı ve adreste bulunmaması nedeniyle aynı konutta birlikte mukim annesi imzasına 16/10/2017 tarihinde tebliğ edildiğinin dosya münderecatından anlaşılması karşısında, yasa koyucunun uzlaştırma müessesesiyle güttüğü amaç nazara alındığında, uzlaştırma işleminin gerçekleşmediği anlaşıldığından ve dolayısıyla kanun yararına bozma istemi yerinde görülmediğinden, Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/03/2018 tarih ve 2016/678-2018/224 E-K sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 15/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.