Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2021/1563 E. 2021/3723 K. 29.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/1563
KARAR NO : 2021/3723
KARAR TARİHİ : 29.03.2021

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik yapmak, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, bedelsiz senedi kullanma, yağma
HÜKÜM : 1-Sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan; 158/1-d, 52/2, 52/4, 53/1, 63/1. md gereği (3 defa) mahkumiyet
, Tefecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nın 241/1, 43/1-2, 52/2, 52/4, 53/1, 63/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
2-Sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan; TCK’nın 158/1-d, 52/2, 52/4, 53/1, 63/1. maddeleri gereğince (4 defa) mahkumiyet,
Bedelsiz senedi kullanma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 156/1, 50/1-a, 52/2, 52/2, 52/4. maddeleri gereğince
Tefecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nın 241/1, 43/1-2, 52/2, 52/4, 53/1, 63/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık: Beraat (3 defa)
3-Sanık … hakkında TCK’nın 158/1-d, 52/2, 52/4, 53/1, 63/1. maddeleri gereğince(7 defa) mahkumiyet
Bedelsiz senedi kullanma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 156/1, 50/1-a, 52/2, 52/2, 52/4. maddeleri gereğince (2 defa), Tefecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nın 241/1, 43/1-2, 52/2, 52/4, 53/1, 63/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
Yağma suçundan: Beraat
4- Sanık … hakkında; TCK’nın 158/1-d, 52/2, 52/4, 53/1, 63/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
Bedelsiz senedi kullanma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 156/1, 50/1-a, 52/2, 52/2, 52/4. maddeleri gereğince mahkumiyet
Tefecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nın 241/1, 43/1-2, 52/2, 52/4, 53/1, 63/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
5-Sanık … hakkında tefecilik suçu ile ilgili
iddianamede anlatım bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına,

Sanıklar …, …, … hakkında nitelikli dolandırıcılık, tefecilik, bedelsiz senedi kullanma suçlarından, sanık … hakkında tefecilik suçundan, sanık … hakkında yağma suçundan kurulan hükümler katılan … vekili, katılan …, katılan … vekili, mağdur … vekili, katılan … vekili, katılan … vekili, müşteki … vekili, sanıklar …, …, …, … müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar hakkında hükmolunan ceza miktarları dikkate alınarak sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme isteminin CMUK 318. maddesi gereği reddine karar verilerek yapılan incelemede;
1- Katılan Hazine vekilinin sanık … hakkında katılan …’e yönelik yağma suçundan verilen beraat hükmüne, sanıklar …, … hakkında katılan … …’a karşı, sanık … hakkında katılanlar …, …’a karşı bedelsiz senedi kullanmak suçundan kurulan hükümlere yönelik yaptığı temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Katılan …’e yönelik yağma eyleminde ve katılan … …, … ve …’a yönelik bedelsiz senedi kullanmak suçundan dolayı hazinenin doğrudan suçtan zarar gören olmadığı, bu suçlar yönünden davaya katılma ve hükümleri temyiz etme hak ve yetkisinin 5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesi gereğince bulunmadığı anlaşılmakla, CMUK’nın 317. maddesi uyarınca hazine vekilinin bu suçlardan kurulan hükümler yönünden temyiz talebinin REDDİNE,
2- Müşteki … vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;
Müşteki …’a 18/12/2014 tarihli duruşmada yasal haklarının hatırlatıldığı, müştekinin davaya katılmak istemediğini beyan ettiği ve 5271 sayılı CMK’nun 237 ila 243. maddelerine uygun olarak katılan sıfatını almadığı anlaşılmakla, aynı Kanunun 260/1. maddesi gereğince hükmü temyiz yetkisi bulunmadığı, yine hüküm 10/05/2015 tarihli celsede müşteki … vekilinin yüzüne karşı verildiği halde müşteki … vekilinin CMUK’nun 310/1. maddesinde öngörülen bir haftalık süre geçtikten sonra hükmü temyiz ettiğinden, aynı Kanunun 317. maddesi uyarınca, müşteki … vekilinin temyiz talebinin REDDİNE,
3-Mağdur … vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;
Mağdur …’in kovuşturma aşamasında Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na hitaben yazdığı 25/02/2010 tarihli dilekçesi ile şikayetinden vazgeçtiğini bildirdiği ve 5271 sayılı CMK’nun 237 ila 243. maddelerine uygun olarak katılan sıfatını almadığı, bu itibarla katılma kararının hükümsüz olduğu anlaşılmakla, aynı Kanunun 260/1. maddesi gereğince hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından, CMUK’nın 317. maddesi uyarınca mağdur … vekilinin temyiz talebinin REDDİNE,
4-Müşteki …’ın temyiz itirazının incelenmesinde;
İddianamede sanıkların müşteki …’a yönelik bir eylemlerinden söz edilmediği, bu itibarla sanıklar hakkında müşteki …’a yönelik olarak kamu davası açılmadığı, 22/04/2010 tarihli celsede müşteki …’ın katılma talebinin, iddianamede bu şahısla ilgili mağdur veya müşteki sıfatı ile anlatım bulunmaması, açılmış bir davadan söz edilemeyeceği hususu gözönüne alınarak reddine karar verildiği, bu itibarla müşteki …’ın 5271 sayılı CMK’nun 237 ila 243. maddelerine uygun olarak katılan sıfatını almadığı anlaşılmakla, aynı Kanunun 260/1. maddesi gereğince hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından, CMUK’nın 317. maddesi uyarınca müşteki …’ın temyiz talebinin REDDİNE,
5-Müşteki … vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;
İddianamede sanıkların müşteki …’ye yönelik bir eylemlerinden söz edilmediği, bu itibarla sanıklar hakkında müşteki …’ye yönelik olarak kamu davası açılmadığı, müşteki …’nin davaya katılmasına ilişkin kararın hükümsüz olduğu anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesi gereğince hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından, CMUK’nın 317. maddesi uyarınca müşteki … vekilinin temyiz talebinin REDDİNE,
6-Müşteki … vekilinin temyiz itirazının incelenmesinde;
Müşteki … vekilinin temyiz itirazının vekalet ücreti ödenmesi istemi ile sınırlı olduğu anlaşılarak yapılan incelemede;
İddianamede sanıkların müşteki …’a yönelik bir eylemlerinden söz edilmediği, bu itibarla sanıklar hakkında müşteki …’a yönelik olarak kamu davası açılmadığı, müşteki …’ın davaya katılmasına ilişkin kararın hükümsüz olduğu anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesi gereğince hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından, CMUK’nın 317. maddesi uyarınca müşteki … vekilinin temyiz talebinin REDDİne,
7-Sanıklar hakkında tefecilik suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan Hazine vekilinin yaptığı temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıkların katılanlar, müştekiler ve mağdurların bir kısmına %7, bir kısmına ise %10 faizle borç para vermeyi teklif ederek eylemlere giriştikleri bu suretle tefecilik yaptıkları iddia edilen olaylarda; 12.11.2009 tarihli iddianame kapsamındaki eylemlerin tamamı incelendiğinde; sanıkların katılan, müşteki ve mağdurlar ile borç para vermek yönündeki görüşmelerinin tamamının 2008 senesi ve öncesinde gerçekleştiğinin tarafların kolluk, Cumhuriyet savcılığı ve mahkemedeki beyanlarından ayrıca klasörler arasındaki, icra takip dosyalarından anlaşılmakla, tefecilik suçu yönünden suç tarihinin 2008 senesi ve öncesinde olduğu, 5237 sayılı TCK’nın 7. ve 5252 sayılı Kanunun 9. madde hükümleri karşısında; sanıklara yüklenen “tefecilik” suçunun kanunda gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırı itibariyle tâbi olduğu aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımı süresinin, suçun işlendiği 2008 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış olup, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanıklar hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
8- Sanıklar …, … hakkında katılan … …’a karşı, sanık … hakkında katılanlar …, …’a karşı bedelsiz senedi kullanmak suçundan kurulan hükümlere yönelik sanıkların müdafileri tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıkların katılanlara 2008 yılında teminat olarak katılanlardan bono alarak ayrı ayrı borç para verdikleri, katılanların bu borçları ödemelerine rağmen bonoların sanıklar tarafından iade edilmeyerek;
Sanık … ve …’in katılan …’e 26.03.2008, sanık …’in katılan …’a 27.10.2008, katılan …’e karşı 22.09.2008 tarihlerinde bedelsiz kalan senetleri icra takiplerine koydukları iddia olunan olaylarda, suç tarihlerinin icra takip tarihleri olduğu ve bu takiplerin tamamının 2008 yılı olduğu klasörler içindeki icra takip dosyalarından anlaşılmakla,
5237 sayılı TCK’nın 7. ve 5252 sayılı Kanunun 9.madde hükümleri karşısında; sanıklara yüklenen “bedelsiz senedi kullanma” suçunun kanunda gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırı itibariyle tâbi olduğu aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımı süresinin, suçun işlendiği 26.03.2008, 27.10.2008 ve 22.09.2008 tarihlerinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış olup, sanıkların müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca ayrı ayrı BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanıklar hakkında açılan kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
9- Sanık … hakkında katılan … ve …’e yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine dair sanık müdafinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık …’ın katılan …’a 2002 senesinde öncelikle bono vermesi, bu bononun icra takibine konulması ve katılanın takibi kabul ederek kesinleştirmesi ve maaşından haciz işlemi gerşekleştirilmesi halinde borç para vermek vaadinde bulunduğu, katılanın buna inandığı ve 2002 senesinde sanığa bono verdiği ve bu bono ile sanık tarafından 22.07.2002 tarihinde icra takibine girişildiği ve katılanın maaşından kesinti yolu ile menfaat temin ettiği ancak sanığın vaad ettiği parayı vermediği iddia olunan olayda, eylemin ve suç tarihinin 2002 senesi olduğu, 5237 sayılı TCK’nın 7. ve 5252 sayılı Kanunun 9. madde hükümleri karşısında; sanığa yüklenen “dolandırıcılık” suçunun suç tarihi itiabrı ile yürürlükte olan 765 sayılı TCK 504/3.maddesinde düzenlendiği ve kanunda gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tâbi olduğu mülga 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2.maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, 22.07.2002 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı yasanın 322. maddesindeki verilen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının vâki zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK 66/1-e,67/4 ve 5271 sayılı CMK 223/8 maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
Yine sanık …’ın katılan …’e 2005 yılının Eylül ayında bono vermesi şartı ile borç para verebileceğini söylediği, katılanın da borçlu kısmını imzaladığı diğer kısımları boş olan senedi sanığa teminat amacı ile verdiği, sanığın borç para verdiği ve katılanın borç aldığı meblağı ödemesine rağmen sanığın bu senedi 2005 yılı sonunda icraya koyduğu iddia olunan olayda, sanığın katılana borç parayı vermiş olması ve ancak ödemesine rağmen boş senedi doldurup icraya koyması şeklindeki eylemin sübut halinde açığa atılan imzanın kötüye kullanımı olacağı, ancak icra takibinin ve suç tarihinin 2005 olduğu dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK’nın 7. ve 5252 sayılı Kanunun 9.madde hükümleri karşısında; sanığa yüklenen “açığa imzanın kötüye kullanımı” suçunun kanunda gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırı itibariyle tâbi olduğu aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımı süresinin, suçun işlendiği 26.03.2008, 27.10.2008 ve 22.09.2008 tarihlerinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
10-Sanık … hakkında; katılan …, katılan …’a yönelik, sanık … hakkında; katılanlar …, …, …, …, …,’a yönelik,
Sanık … hakkında; katılanlar …, …, mağdur …’e yönelik, sanık …’in katılan …’a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümleri sanıkların müdafileri tarafından ve sanık … hakkında katılan …’ e yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne katılan … vekili tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıkların katılanlara, öncelikle alacaklının kendileri olduğu bonolar imzalayarak vermeleri, bu bonoların icra dairelerinde takibe konulması ve aynı gün katılanın takibi kabul ederek kesinleştirmesi ve maaşından haciz işlemi yapılması talebinde bulunulması halinde borç para verebilecekleri şeklindeki hileye katılanları inandırdıkları ve her bir katılandan borç para vermek vaadi ile bonolar alıp takibe koydukları ve vaad ettikleri paraları vermedikleri ancak maaş kesintileri yolu ile katılanlardan başlatılmış ve katılanlarca kabul edilerek kesinleştirilmiş icra dosyalarından paraları alarak menfaat temin ettikleri, bu yol ile katılanları ayrı ayrı dolandırıkları, sanık …’ın ise katılan …’in sanık … tarafından dolandırılılması eylemine iştirak ettiği yönünde cezalandırılmasına yeter delil bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemenin kabullerinde ve uygulamalarında isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanıkların müdafilerinin ve katılan … vekilinin sübuta yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükümlerin ONANMASINA, 29/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.