Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2020/6422 E. 2020/11959 K. 14.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/6422
KARAR NO : 2020/11959
KARAR TARİHİ : 14.12.2020

Güveni kötüye kullanma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından şüpheliler … ve … haklarında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 21/09/2018 tarihli ve 2018/52401 soruşturma, 2018/47083 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Bursa 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08/03/2019 tarihli ve 2019/540 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 20/05/2020 gün ve 94660652-105-16-9729-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/06/2020 gün ve 2020/48939 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca, suçun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığından bahisle şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Dosya kapsamına göre, şüphelinin, şirketi temsil ve ilzama yetkili murisin demans hastalığına yakalanmasından sonra şirketi temsil ve ilzam yetkisi olmadığı halde diğer şüpheli yeminli mali müşavir … ile 2012 ve 2013 yıllarında akdedilen denetim ve tasdik sözleşmesini şirket adına imzaladığı ve bu şekilde şirketin kayıt dışı satış hasılatını vergi dışı bırakarak kişisel çıkar elde ettiğinin iddia edilmesi karşısında; 2012 ve 2013 yıllarında şirketi temsil ve ilzama yetkili kişi ticaret sicilinden getirtilecek kayıtlarla tespit edildikten sonra şüpheli …’nun yetkili olmadığının anlaşılması halinde 2012 ve 2013 yıllarına ait sözleşmeler üzerindeki imzaların şüphelinin eli ürünü olup olmadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre şüphelinin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik soruşturmaya dayalı olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği cihetle, soruşturmanın genişletilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Şüphelinin, şirketi temsil ve ilzama yetkili murisin demans hastalığına yakalanmasından sonra şirketi temsil ve ilzam yetkisi olmadığı halde diğer şüpheli yeminli mali müşavir … ile 2012 ve 2013 yıllarında denetim ve tasdik sözleşmesini şirket adına imzaladığı ve bu şekilde şirketin kayıt dışı satış hasılatını vergi dışı bırakarak kişisel çıkar elde ettiğinin iddia edildiği anlaşılmış ise de; bahsi geçen sözleşmenin muris tarafından imzalandığı belirtilen 2011 yılına ait metninde ilgili maddede yazılı bildirim olmazsa otomatik yenileneceğinin belirtildiği, şüpheli…’in mali müşavir olarak beyanname düzenleme yetkisinin bulunmadığını kaldı ki kayıt dışı satış vergileri için şirkete pişmanlık beyannamesi vermesini tavsiye ettiğini ve şirketinde buna uyduğunu savunduğu, diğer şüphelinin ve müştekinin beyanına göre şirketten menfaat temin edip kişisel işlerde harcama iddiası ve başkaca iddialar için onlarca ceza ve hukuk dosyasının taraflar arasında bulunduğu ve murisin bahsi geçen yıllarda sunulan tıbbi kayıtlara göre fiil ehliyetine olumsuz etki eden durumunun olmadığının adli tıp kurumu tarafından raporlandığı hususlarının dosya kapsamından anlaşıldığı nazara alındığında; verilen takipsizlik kararında isabetsizlik bulunmadığından Bursa 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08/03/2019 tarihli ve 2019/540 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, 14/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.