Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2020/5902 E. 2020/9963 K. 19.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5902
KARAR NO : 2020/9963
KARAR TARİHİ : 19.10.2020

Özel belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanıklar … ve …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 207/1, 158/1-d, 35/2, 62/1 (2 kez) ve 52/2. maddeleri gereğince 1yıl 8 ay hapis, 2 yıl 6 ay hapis ve 7.500,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmalarına, özel belgede sahtecilik suçu yönünden cezalarının aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenmesine ve 1 yıl 8 ay denetime tabi tutulmalarına dair Karabük Ağır Ceza Mahkemesinin 26/03/2015 tarihli ve 2014/178 esas, 2015/55 sayılı kararının Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 03/12/2018 tarihli ve 2018/1385 esas, 2018/8789 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, sanık müdafiilerinin yargılamanın yenilenmesine yönelik taleplerinin kabule şayan olmadığından reddine ilişkin Karabük Ağır Ceza Mahkemesinin 28/05/2019 tarihli ve 2014/178 esas, 2015/55 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/10/2019 tarihli ve 2019/1291 değişik iş sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 16/04/2020 gün ve 94660652-105-78-5713-2020 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/06/2020 gün ve 2020/44385 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin hükme esas alınan Ankara Kriminal Polis Labaratuvarı Müdürlüğünün 04/10/2012 tarihli raporunun sahte olduğu gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinde ileri sürdükleri hususun, hükme esas alınan raporun kesin olarak sahte olduğunun sabit olmaması sebebiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiş ise de, sanıklar müdafiilerinin ibraz ettikleri 12/04/2019 tarihli Ulusal Kriminal Büro tarafından hazırlanan rapor içeriğine göre, yargılamanın yenilenmesi talebi olarak ileri sürülen delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 318 ilâ 321. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirecek mahiyette olup olmadıklarının tespiti bakımından, kabule değer görülerek, toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, yargılamanın yenilenmesinin kabul veya reddine karar verilmesinin uygun olacağı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/10/2019 tarihli ve 2019/1291 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müşteki ile sanık …’in eski ortak oldukları ve o dönemlerde müştekinin bankaya ödeme talimatı yazılabilmesi için şüpheli Hasan’a vermiş olduğu imzalı boş kağıdın ortaklık bittikten sonra Hasan ve onun kardeşi diğer şüpheli Ömer tarafından borç senedi haline getirilerek icra takibi başlatıldığı, böylece atılı suçların işlendiği iddiası sonrasında yapılan yargılama ile sanıkların mahkumiyetine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş olup , dosya kapsamında sonradan sanık müdafii talebiyle alınan ve dosyaya sunulan ulusal kriminal büro raporunun yeni delil mahiyetinde olduğu ve emniyet genel müdürülüğü kriminal polis laboratuvarı müdürlüğünün raporunda belirtilen fulaj izinin hem sahteciliğe konu senette olmadığı, hemde mahkeme tarafından yanlış yorumlandığı gerekçesiyle sanıklar müdafiilerinin kanun yararına bozma talebinde bulundukları anlaşılmış olup, sunulan son bilirkişi raporunda mahkemenin gerekçesine esas teşkil eden fulaj izinden kaynaklı silme ve sahtecilik hususunun doğrulanmadığı, adli tıp kurumu raporu ve emniyet genel müdürlüğü kriminal laboratuvarı raporunun içeriklerinin birbiriyle ve son rapor ile çeliştiği ve tüm bu hususların bir arada değerlendirilmediği ve tartışılmadığı nazara alındığında; yargılamanın yenilenmesi sebepleri ile birlikte tartışılarak kabul veya ret kararı verilmesi gerektiğinden kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın reddine ilişkin Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/10/2019 tarihli ve 2019/1291 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ;

Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311.maddesinde düzenlenmiştir.
Madde 311 – (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
a) Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.
d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya ceza hükmü aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.
(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.
Temyiz incelemesine konu olayda, özel bir laboratuvardan hükümlü müdafii tarafından temin edilmiş raporun içeriği itibariyle kanunun aradığı anlamda yeni bir delil olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu rapor haricinde başkaca bir delil ibraz edilmediği, sayın daire çoğunluğunun kabul ettiği karar metninde adli tıp raporunun varlığından bahsedilmiş ise de tarih ve sayı bilgisinin yer almadığı gibi dosya kapsamında bahse konu raporun mevcut olmadığı, ayrıca Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talepli yazısı ve buna atfen düzenlenen tebliğnamede de adli tıp raporundan bahsedilmediği, bu haliyle yerel mahkeme kararının yerinde olduğu, kanun yararına bozma talebinin reddi gerektiği kanaat ve değerlendirmesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.