Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2020/11904 E. 2021/861 K. 08.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/11904
KARAR NO : 2021/861
KARAR TARİHİ : 08.02.2021

Dolandırıcılık suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 2.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/05/2013 tarihli ve 2012/1130 esas, 2013/252 sayılı kararının, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 09/05/2017 tarihli ve 2015/7527 esas, 2017/10372 karar sayılı ilâmı ile 02/12/2016 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bozulmasını müteakip, yeniden yapılan yargılama ile uzlaşma sağlanamaması sebebiyle, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 80,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli ve 2017/259 esas, 2018/609 sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 27/10/2020 gün ve 94660652-105-34-12838-2020-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/11/2020 gün ve 2020/96883 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Mahkemesince, uzlaşma sağlanamadığına dair düzenlenen rapor nazara alınarak sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” şeklindeki,
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.” şeklindeki,
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, “Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.” şeklindeki,
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, “uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır.” şeklindeki,
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, “Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.” şeklindeki,
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesinde yer alan, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” şeklindeki,
Aynı Kanun’un 21/1-2. maddesinde yer alan, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak, mernis adresi ile bilinen en son adresin aynı olduğunun anlaşılması halinde 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması, mernis adresinin farklı bir adres olduğunun anlaşılması durumunda ise mernis adresine aynı Kanun’un 10/1. maddesi gereğince tebligat yapılması gerektiği,
Somut olayda, uzlaştırmacı tarafından PTT marifetiyle sanığa iadeli taahhütlü davetname gönderildiği, müşteki ve sanığa PTT marifeti ile çıkarılan davetnamenin tebliğ edilmeksizin iade edilmesi üzerine, taraflara ulaşılamaması gerekçesiyle uzlaşma sağlanamadığı yönünde rapor düzenlenmiş ise de; taraflara öncelikle bilinen son adreslerine anılan davetiyenin gönderilmesi gerektiği, iade edilen davetiye yönünden yukarıda detaylıca açıklandığı üzere uzlaştırma bürosundan bilinen son adreslerine uzlaştırma teklifinin gönderilmesini talep etmesi ve büronun da açıklandığı şekilde tebliğ yapması gerektiği cihetle, usulüne uygun uzlaşma teklifi yapılmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/6. maddesi ve bu maddeyle aynı doğrultuda düzenleme içeren Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 7/12 ve 31/7. maddeleri uyarınca, resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmeden muhakemeye devam olunacağı düzenleme altına alınmış olup incelenen dosya kapsamına göre, hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK’nın 157/1 maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün Dairemizin 09/05/2017 tarih ve 2015/7527-2017/10372 E-K sayılı ilâmıyla, 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile getirilen değişiklik doğrultusunda uzlaştırma işlemleri için gereği yapılmak üzere bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozmaya uyularak uzlaştırma işlemleri yapılmak üzere dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderildiği, uzlaştırmacı tarafından düzenlenen 09/07/2018 tarihli uzlaştırma raporunda, katılan ve hükümlüye uzlaşma teklif formu tebliğe çıkarılmasına karşın ilgililerin adreslerinde bulunmadığından evrakın tebliğ edilememesi nedeniyle uzlaşmanın teklif aşamasında sonlandırıldığı ve görüşmelere geçilemediğinin belirtildiği, bunun üzerine mahkemece yeniden tesis edilen mahkumiyet hükmünün usulüne uygun bir şekilde kesinleştirilerek infaza verildiğinin anlaşılması karşısında, her ne kadar kanun yararına bozma ihbarnamesinde uzlaştırmacı tarafından hükümlüye PTT marifetiyle iadeli taahhütlü davetname gönderildiği ileri sürülerek uzlaştırma işleminin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, gerek katılana ve gerekse hükümlüye uzlaştırmacı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu vasıtasıyla bu kişilerin kovuşturma evresinde beyan ettikleri adreslerine uzlaştırma davetiyesi tebliğe çıkarıldığından ve yukarıda zikrolunan yasal düzenlemelerdeki koşul gerçekleştiği cihetle, uzlaştırma işleminin teklif aşamasında sonlandırılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığından, dolayısıyla kanun yararına bozma istemi yerinde görülmediğinden, İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/10/2018 tarih ve 2017/259-2018/609 E-K sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 08/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.