YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/11164
KARAR NO : 2021/1958
KARAR TARİHİ : 25.02.2021
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : 1-TCK’nın 158/1-f-son, 62, 52, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
2-TCK’nın 204/1, 62, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından ssanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin; sanığın yokluğunda verilen hükmün tebliği için sanığın sorgusunda beyanı alınırken bildirmiş olduğu en son adresi esas alınarak ancak iç kapı numarası da farklı yazılmak suretiyle doğrudan “MERNİS adresi” ibareleri ile çıkarılan ve Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin usule aykırı olmasından dolayı yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı, bu nedenle sanığın 05/06/2017 tarihli dilekçesi ile yaptığı temyiz talebinin öğrenme üzerine süresinde ve usule uygun olduğu anlaşılmakla, mahkemenin 23/06/2017 tarih, 2011/78 E. 2013/354 K. sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
Suç tarihinin çekin bankaya ibraz tarihi olan 12/09/2005 tarihi olmasına rağmen, gerekçeli karar başlığında 02/09/2005 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak görülmüştür.
1) Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmünün incelenmesinde;
Sanıklara yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun, 5237 sayılı TCK’nın 204/1 maddesinde belirtilen cezasının miktarı ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4 maddelerinde öngörülen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının suç tarihi olan 12/09/2005 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından, katılan vekilinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanıklar hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2) Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde;
Sanığın diğer temyiz dışı sanık …’dan çatı malzemesi satın alarak karşılığında suça konu 02/09/2005 keşide tarihli 6.000 TL bedelli sahte üretilmiş çeki verdiği; temyiz dışı sanık …’dan çatı malzemesi satın almak isteyen müşteki …’ın bu malzemelere karşı dört adet çek vermesine rağmen çatı malzemelerini teslim alamaması üzerine verdiği çekleri geri istemesi neticesinde temyiz dışı sanık …’ın müşteki …’a suça konu sahte çeki ciro ederek verdiği, bu şekilde sanığın atılı suçu işlediği iddia olunan somut olayda;
Temyiz dışı sanık … …’nün soruşturma aşamasında suça konu çekin çatı malzemesi karşılığında sanık tarafından verildiğini beyan ederek sanığı teşhis ettiği ve hakkında açılan kamu davasının tefrik edildiğinin anlaşılması karşısında gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından öncelikle her iki dosyanın birleştirilmesi, birleştirme imkanı yoksa ilgili dava dosyasının onaylı örneğinin dosya arasına alınması ve temyiz dışı sanık …’ın tanık olarak dinlenmesi suretiyle, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma ile üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanun’un 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek sanıkların hakkında eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 25/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.