YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/10950
KARAR NO : 2021/1511
KARAR TARİHİ : 17.02.2021
Sanık …’ın, nitelikli dolandırıcılık suçundan TCK’nın 158/1-f-son, 62 ve 52/2-4 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılmasına dair Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27/12/2016 tarih ve 2016/31 esas, 2016/460 sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz istemi üzerine, düzeltilerek onama talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/12393 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmiş, Dairemizin 18/03/2019 gün ve 2018/1747 E, 2019/2294 sayılı kararıyla hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesi üzerine anılan kanunun 99. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca,
“Somut olayda; Sanığın katılan …’a ait çek karnesinden, adı geçenin izni ve muvafakati olmaksızın 05/12/2007 keşide tarihli, 3.500 TL bedelli çeki düzenleyip, katılan …’den aldığı mobilya malzemesi karşılığı vermek suretiyle bankayı aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğine dair kabulde bir isabetsizlik görülmediği; ancak, katılan adına sulh ve ibraya, feragata yetkili olan vekili Avukat …’nin hüküm tarihinden önce 19/04/2016 tarihinde sanık ile anlaştıklarını, zararlarının giderildiğine dair mahkemeye dilekçe sunduğu,
TCK’nın 168/2. maddesi uyarınca kovuşturma başladıktan ve fakat hüküm verilmeden önce sanığın bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı gidermesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadar indirilmesi gerektiğinin düzenlendiği, inceleme konusu dosyada sanık hakkında verilen cezadan TCK’nın 168/2. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği gözetilmeyerek fazla ceza tayin edildiği” gerekçesiyle yapılan itiraz üzerine dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden, itirazın KABULÜNE,
Dairemizin 18/03/2019 gün ve 2018/1747 E, 2019/2294 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, keşidecisi … olan 3.500 TL bedelli çeki, katılan …’den aldığı mobilya malzemesi karşılığında katılan …’e verdiği, çekin bankaya ibrazında karşılıksız çıktığı, yapılan incelemede söz konusu çekteki imzanın keşideciye ait olmadığının belirlendiği, böylece sanığın başkasına ait çeki imzalayıp kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık, katılan ve tanık beyanları ile dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla, bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
1- Katılan adına sulh, ibra ve feragata yetkili olan vekili Avukat …’nin hüküm tarihinden önce 19/04/2016 tarihinde sanık ile anlaştıklarına ve zararlarının giderildiğine dair dilekçe sunmuş olması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 168/2. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Sanık hakkında tayin edilen adli para cezası TCK’nın 52/4. maddesi gereğince taksitlendirilirken, taksit aralığının gösterilmemiş olması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 17/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.