Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2019/6256 E. 2019/8624 K. 23.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6256
KARAR NO : 2019/8624
KARAR TARİHİ : 23.09.2019

Dolandırıcılık suçundan sanık …’un 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1, 62 ve 52. maddeleri gereğince 10 ay hapis ve 6.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2007 tarihli ve 2007/265 esas, 2007/216 sayılı kararının Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 09/07/2007 tarihli ve 2007/4609 esas, 2007/4793 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilamdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek, infazın durdurulup durdurulmayacağına dair bir karar verilmesi yönündeki Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının talebinin kabulüne ve dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine ilişkin Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/12/2016 tarihli ve 2007/265 esas, 2007/216 sayılı ek kararını müteakip, uzlaşma sağlanamadığından infazın devamına dair Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2017 tarihli ve 2007/265 esas, 2007/216 sayılı ek kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 26/07/2019 gün ve 94660652-105-07-7159-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/08/2019 gün ve 2019/81531 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu .
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede ;
Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2017 tarihli ve 2007/265 esas, 2007/216 sayılı ek kararının kesinleşmesini müteakip, mükerrer taleplere ilişkin olarak verilen ek kararların ve bukararlara yönelik merci kararlarının hukuki değerden yoksun olduğu düşünülerek yapılan incelemede;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “Resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” şeklindeki,
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, “Resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.” şeklindeki,
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, “Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.” şeklindeki,
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, “uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır.” şeklindeki,
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, “Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.” şeklindeki,
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesinde yer alan, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” şeklindeki,
Aynı Kanun’un 21/1-2. maddesinde yer alan, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak, mernis adresi ile bilinen en son adresin aynı olduğunun anlaşılması halinde 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması, MERNİS adresinin farklı bir adres olduğunun anlaşılması durumunda ise MERNİS adresine aynı Kanun’un 10/1. maddesi gereğince tebligat yapılması gerektiği,
Dosya kapsamına göre; uzlaştırmacının sanıkla telefonda görüştüğü, uzlaşma görüşmesine davet ettiği, sanığın belirlenen günde uzlaşma görüşmesine katılmadığı ve telefon irtibatını da kesmiş olduğu şeklindeki rapor içeriğine nazaran, uzlaştırmacı tarafından ilk olarak şüphelinin bilinen son adresine tebliğ yapılması, tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde ise anılan Kanun’un 21/2. maddesi gereğince tebliğ işlemlerinin yapılması gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2017 tarihli ve 2007/265 esas, 2007/216 sayılı ek kararının bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık hakkında infazın devamına ilişkin Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13/10/2017 tarihli itiraz edilmeksizin kesinleşen ek kararından sonra, sanığın uzlaştırma işleminin usulüne uygun olmadığına dair benzer içerikli 26/06/2018, 02/07/2018, 06/07/2018 27/07/2018, 06/08/2018, 10/09/2018 tarihli dilekçelerine istinaden mahkemesi tarafından 13/10/2017 tarihinde kesinleşen karardan sonra aynı konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken aşamalarda 29/06/2018, 04/07/2018, 10/07/2018, 01/08/2018, 02/11/2018, 04/03/2018 tarihlerinde ret kararı verildiği, ayrıca itiraz merci tarafından da değerlendirme yapılarak 19/07/2018 ve 17/08/2018 tarihlerinde ret kararı verildiği, söz konusu kararların ilk kesinleşen Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararından sonra hukuki değerden yoksun olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 31/7 maddesi uyarınca; ”Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da yapılan araştırmaya rağmen adresin belirlenememesi gibi başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa, katılana veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde bu hususun tutanakla tespit edilmesinin ardından uzlaştırmacı tarafından uzlaştırma işlemlerine son verilir.” hükmü nazara alındığında; uzlaştırmacı tarafından katılanın son beyan ettiği adresine uzlaştırma teklif formunun tebliğe çıkarıldığı ancak iade olduğu, sanığın başkaca resmi mercilere bildirdiği son beyan adresi de bulunmadığı, telefon yoluyla yapılan görüşmede uzlaştırma müzakerelerine katılacağını belirttiği halde katılmadığı da nazara alındığında itiraz edilmeksizin kesinleşen Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13/10/2017 tarihli ve 2017/265 esas, 2017/216 karar sayılı ek kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 23/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.