Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2019/6224 E. 2019/8626 K. 23.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6224
KARAR NO : 2019/8626
KARAR TARİHİ : 23.09.2019

Dolandırıcılık suçundan sanık …’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis ün hapis ve 2.400,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/04/2012 tarihli ve 2011/584 esas, 2012/693 sayılı kararının Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 04/11/2014 tarihli ve 2014/17321 esas, 2014/18067 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, anılan kararın infazı sırasında, 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hukukî durumunun yeniden değerlendirilerek, infazın durdurulup durdurulmayacağına dair bir karar verilmesi yönündeki sanığın talebinin kabulüne ilişkin anılan Mahkemenin 02/12/2016 tarihli ve 2011/584 esas, 2012/693 sayılı ek kararını müteakip, uzlaşma sağlanamaması sebebiyle infazın devamına dair Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/09/2017 tarihli ve 2011/584 esas, 2012/693 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/11/2017 tarihli ve 2017/1464 sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 09/08/2019 gün ve 94660652-105-07-8842-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20/08/2019 gün ve 2019/83927 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu .
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Sanığın, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/11/2017 tarihli kararını müteakip, 6763 Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hukukî durumunun yeniden değerlendirilerek, infazın durdurulup durdurulmayacağına dair yeniden bir karar verilmesi yönündeki talebinin reddine ilişkin Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/02/2019 tarihli ve 2011/584 esas, 2012/693 sayılı ek kararına yönelik itirazının reddine dair mercii Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/02/2019 tarihli ve 2019/86 değişik iş sayılı kararı ile anılan kararı takiben sanığın aynı konudaki talebinin reddine ilişkin Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/04/2019 tarihli ve 2011/584 esas, 2012/693 sayılı ek kararına karşı itirazının reddine dair mercii Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/04/2019 tarihli ve 2019/679 değişik sayılı kararlarının, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/11/2017 tarihli kararının kanun yararına bozulması hâlinde hukukî değerden yoksun kalacağı düşünülerek yapılan incelemede,
Mahkemesince, uzlaşma sağlanamadığına dair düzenlenen rapor nazara alınarak anılan cezanın aynen infazına karar verilmiş ise de;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” şeklindeki,
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.” şeklindeki, aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, “Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.” şeklindeki, anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, “uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır.” şeklindeki, bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, “Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.” şeklindeki,
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesinde yer alan, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” şeklindeki, aynı Kanun’un 21/1-2. maddesinde yer alan, ” kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak, mernis adresi ile bilinen en son adresin aynı olduğunun anlaşılması halinde 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi gereğince işlem yapılması, mernis adresinin farklı bir adres olduğunun anlaşılması durumunda ise mernis adresine aynı Kanun’un 10/1. maddesi gereğince tebligat yapılması gerektiği;
Somut olayda, uzlaştırmacı tarafından sanığa ulaşıldığı ve sanığın uzlaşmayı kabul ettiği ancak, müştekiye teklif için telefon ile ulaşılamamasını müteakip, çağrı yapmak amacıyla PTT marifeti ile adresine davetname gönderildiği, müştekiye PTT marifeti ile çıkarılan davetnamenin müştekinin mahkemesine bildirdiği adresin hatalı olması nedeniyle iade edilmesi üzerine, müştekiye ulaşılamaması gerekçesiyle uzlaşma sağlanamadığı yönünde rapor düzenlenmiş ise de; müştekiye gönderilen ve iade edilen davetiye yönünden yukarıda detaylıca açıklandığı üzere uzlaştırma bürosundanda bilinen son adreslerine uzlaştırma teklifinin gönderilmesini talep etmesi ve büronun da açıklandığı şekilde tebliğ yapması gerektiği cihetle, usulüne uygun uzlaşma teklifi yapılmadığı gözetilmeksizin, itirazın belirtilen nedenle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/11/2017 tarihli ve 2017/1464 sayılı kararının bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/11/2017 tarihli kararını müteakip, 6763 Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hukukî durumunun yeniden değerlendirilerek, infazın durdurulup durdurulmayacağına dair yeniden bir karar verilmesi yönündeki talebinin reddine ilişkin Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/02/2019 tarihli ve 2011/584 esas, 2012/693 sayılı ek kararına yönelik itirazının reddine dair mercii Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/02/2019 tarihli ve 2019/86 değişik iş sayılı kararı ile anılan kararı takiben sanığın aynı konudaki talebinin reddine ilişkin Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/04/2019 tarihli ve 2011/584 esas, 2012/693 sayılı ek kararına karşı itirazının reddine dair mercii Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/04/2019 tarihli ve 2019/679 değişik sayılı kararlarının, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/11/2017 tarihli aynı husustaki kesin nitelikteki kararının ardından hukukî değerden yoksun kalacağı düşünülerek yapılan incelemede;
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 31/7 maddesi uyarınca; ”Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yeralan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da yapılan araştırmaya rağmen adresin belirlenememesi gibi başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa, katılana veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde bu hususun tutanakla tespit edilmesinin ardından uzlaştırmacı tarafından uzlaştırma işlemlerine son verilir.” hükmü nazara alındığında; uzlaştırmacı tarafından katılanın son beyan ettiği ve daha önceden soruşturma aşamasında usulüne uygun tebliğ yapılmış olan adresine uzlaştırma teklif formunun tebliğe çıkarıldığı ancak iade olduğu, sanığın başkaca resmi mercilere bildirdiği son beyan adresi de bulunmadığından Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/11/2017 tarihli ve 2017/1464 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 23/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.