Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2019/6140 E. 2019/8620 K. 23.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6140
KARAR NO : 2019/8620
KARAR TARİHİ : 23.09.2019

Güveni kötüye kullanma suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 155/2, 43/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay 22 gün hapis ve 2.500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2019 tarihli ve 2018/804 esas, 2019/364 sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25/06/2019 gün ve 94660652-105-35-9277-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/07/2019 gün ve 2019/69791 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
1-İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 30/04/2012 tarihli ve 2012/15675 sayılı iddianame içeriği, mahkemenin kabulü ve katılan beyanlarından açıkça anlaşıldığı üzere sanığın söz konusu iş yerinde para tahsil yetkisinin bulunmaması karşısında, sanığın eyleminin hükümden sonra 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaşma kapsamına alınan 5237 sayılı Kanun’un 155/1 ve 43/1. maddeleri gereğince zincirleme şekilde basit güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin vasıfta hataya düşülerek hüküm tesis edildiğine yönelik Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 02/07/2018 tarihli ve 2015/7239 esas, 2018/4857 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına ilişkin 18/12/2018 tarihli celsede karar verilmesini müteakip, sanığın yeniden 5237 sayılı Kanun’un 155/2. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesinde,
2-Sanık …’e 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince gönderilen uzlaşma davetiyesinin adresin bulunamadığı ve muhatabın tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade gelmesi üzerine, sanığa ulaşılamadığı gerekçesiyle tarafların uzlaşamadığına ilişkin düzenlenen uzlaştırma raporu doğrultusunda hüküm tesis edildiği anlaşılmakla birlikte, sanığa yapılacak uzlaşma tebliğinin öncelikle 7201 sayılı Kanun’un 10/1. maddesi gereğince bilinen son adresine tebliğ edilmesi gerektiği, bunun mümkün olmaması halinde sanığın adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde kaydının bulunup bulunmadığı araştırılarak olması halinde bu adresi bilinen son adresi kabul edilerek bu husus açıkça belirtilmek suretiyle anılan Kanun’un 10/2 ve 21/2. maddeleri gereğince tebliğin yapılması gerektiği, buna göre sanığa belirtilen usule uygun olarak herhangi bir tebliğ işleminde bulunulmadan ve usulüne uygun olarak uzlaştırma teklifinden haberdar edilmeden tarafların uzlaşamadığına ilişkin düzenlenen rapor doğrultusunda hüküm tesis edilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 30/04/2012 tarihli ve 2012/15675 sayılı iddianame içeriği, mahkemenin kabulü ve katılan beyanlarından açıkça anlaşıldığı üzere sanığın söz konusu iş yerinde para tahsil yetkisinin bulunmaması karşısında, sanığın eyleminin hükümden sonra 02/12/2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaşma kapsamına alınan 5237 sayılı Kanun’un 155/1 ve 43/1. maddeleri gereğince zincirleme şekilde basit güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin vasıfta hataya düşülerek hüküm tesis edildiğine yönelik Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 02/07/2018 tarihli ve 2015/7239 esas, 2018/4857 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına ilişkin 18/12/2018 tarihli celsede karar verilmesini müteakip, sanığın yeniden 5237 sayılı Kanun’un 155/2. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle,
2- Ayrıca uzlaştırmacı tarafından çağrı yapmak amacıyla sanığın son beyan ettiği adres yerine soruşturma aşamasında kolluğun araştırmasıyla tespit edilen ve sanığın hiç beyan etmediği adresine gönderilen tebligatın iade edilmesi üzerine uzlaştırmacı tarafından sanığa tebliğe ilişkin başka bir işlem yapılmaksızın taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığının bildirildiği, uzlaştırmacı tarafından sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamasında bilinen ve aşamalarda usulüne uygun tebligat yapılmış olan MERNİS adresine herhangi bir tebligat yapılmadığı nazara alındığında; kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmekle, İzmir 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/03/2019 tarihli ve 2018/804 esas, 2019/364 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 23/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.