Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2019/14021 E. 2020/3767 K. 12.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/14021
KARAR NO : 2020/3767
KARAR TARİHİ : 12.03.2020

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik (değişen
suç vasfına göre özel belgede sahtecilik suçunun yanı
sıra resmi belgede sahtecilik)
HÜKÜM : a) Nitelikli dolandırıcılık suçundan; TCK’nın 158/1-d, 43/1, 168/2, 62/1, 52/2-4, 58 ve 53.
maddeleri uyarınca mahkumiyet
b) Resmi belgede sahtecilik suçundan;
TCK’nın 204/1-3, 43/1, 62/1, 58 ve 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet
c) Özel belgede sahtecilik suçundan;
TCK’nın 207/1, 43/1, 62/1, 58 ve 53. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığında suç tarihi olarak, suça konu telefon aboneliğinin tesis edildiği 02/05/2008 tarihi ile şirketin ticaret siciline tescil edildiği 09/07/2008 tarihi yerine, 2008-2009 yılları yazılmış ise de, bu hususun mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Sanığın, katılan …’ın kaybolan kimliğini ele geçirmesi üzerine adı geçen katılana ait kimlik bilgilerini içeren nüfus cüzdanının üzerine kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle sahte olarak oluşturduğu nüfus cüzdanını kullanarak katılan …’un yetkilisi ve hissedarı olarak gözüktüğü Vantem isimli bir temizlik şirketi kurduğu, şirketin kuruluş aşamasında katılan … adına ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne vermek üzere taahhütname, şirket kuruluş dilekçesi ve bildirim formu imzalayıp İzmir 31.Noterliği ‘nin 04/07/2008 tarihli imza tescil beyannamesinin sahte olarak düzenlenmesini sağladığı, sahte olarak tanzim ettiği veya edilmesini sağladığı belgelerle kurduğu şirketin 4.355,77 TL vergi borcu, 669,33 TL SGK prim borcu, 59,94 TL işsizlik borcu ve 12,50 TL ise damga vergisi borcunun doğmasına neden olduğu, yine katılan … adına sahte olarak oluşturduğu nüfus cüzdanı ile adı geçen katılan adına 02/05/2008 tarihinde sabit hat aboneliği aldığı, bu hattı kullanması neticesinde doğan 567,47 TL tutarındaki fatura borcunu ödemeyerek haksız yarar sağladığı, bu suretle sanığın nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1) Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik temyiz incelemesinde:
Sanığın ikrar içeren savunması, katılan ve tanık beyanları, sahte nüfus cüzdanı fotokopisi, ticaret sicil kayıtları, tescil beyannamesi, taahhütname, şirket kuruluş dilekçesi ve bildirim formu, noter tarafından yapılan şirket ana sözleşmesinin onayı, abonelik sözleşmesi, ilgili mahalle muhtarlığı tarafından katılan … adına kimlik bilgileri içeren ve üzerinde sanığın fotoğrafının bulunduğu nüfus cüzdanı örneği, ikametgah belgeleri, vergi tekniği raporu, kolluk araştırma ve tespit tutanağı, telefon faturası borcuna ilişkin icra dosyası, ilgili kurumlardan gelen cevabi yazılar ve ekleri ile tüm dosya kapsamına göre; atılı suçların sanık tarafından işlendiği sabit olmakla, bu gerekçelere dayanan sanığın mahkumiyetine ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Suça konu şirket aleyhine doğan vergi borcu, prim borcu ve diğer borçların sanık tarafından ödenmeyip yalnızca telefon hattına ilişkin fatura borcundan doğan zararın giderilmiş olması karşısında, sanığın katılan …’un uğradığı zararı kısmen giderdiği dikkate alınarak, TCK’nın 168/4. maddesi gereğince, katılan …’a yapılan kısmi ödemeye rıza gösterip göstermediği sorularak, sonucuna göre sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken, katılana kısmi ödemeye rızası olup olmadığı sorulmadan, sanığın katılanın zararını tamamen giderdiği kabul edilerek nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık hakkında hüküm kurulurken TCK’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin herhangi bir gerekçeye dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2) Özel belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz incelemesinde:
Sanığın suça konu şirketin kuruluşu aşamasında resmi belge niteliğinde olan, sahte olarak noterde düzenlenmesini sağladığı tescil beyannamesi, sahte nüfus cüzdanı ve muhtarlıktan aldığı nüfus cüzdanı örneği ile birlikte ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne katılan adına sahte imza atmak suretiyle verdiği taahhütname, şirket kuruluş dilekçesi ve bildirim formunun özel belge niteliğinde olmaları ile birlikte, sanığın aynı olayda üzerine atılı zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu işlemiş olması karşısında, sahteciliğe ilişkin eylemlerin bölünemeyeceği ve eylemin kül halinde 5237 sayılı TCK’nın 204/1-3, 43. maddeleri kapsamında zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu, bu itibarla sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan ayrı olarak özel belgede sahtecilik suçundan da mahkumiyetine hükmedilemeyeceği, bununla birlikte hükümden önce 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki “Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz” ve 5. fıkrasındaki “Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz” hükmü karşısında; sanığın sahte telefon aboneliği sözleşmesine istinaden çıkarılmış hattı kullanarak gerçekleştirdiği eyleminin ise özel hüküm niteliğinde bulunan ve önödemeye tabi olan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 56. maddesindeki suçu oluşturduğu anlaşılmakla, yargılama sırasında sanığa önödeme teklifinde bulunulması sonucunda önödeme tutarının 11/04/2014 tarihinde ilgili Vergi Dairesi’ne sanık tarafından yatırıldığı dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nın 75/2 maddesi ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8 maddesi uyarınca sanık hakkında atılı suçtan açılan kamu davasının önödeme nedeniyle düşmesine hükmedilmesi gerekirken, suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde özel belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 12/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.