Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2019/10854 E. 2021/1909 K. 24.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/10854
KARAR NO : 2021/1909
KARAR TARİHİ : 24.02.2021

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : 1- Sanık … hakkında;
TCK’nın 158/1-e-son, 62, 52, 53. maddeleri uyarınca beraat
2- Sanık … hakkında;
TCK’nın 257/1, 62, 50, 52. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan sanık …’ın, görevi kötüye kullanma suçundan sanık …’nun mahkumiyetine ilişkin hükümler katılan vekili ve sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklardan …’nun yokluğunda verilen hükmün, 13/03/2012 tarihli sorgusunda beyan ettiği adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine uygun olarak tebliğ edilmemiş olması nedeniyle temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanık …’ın kardeşi müşteki …’ın, kardeşi…’in, babalarına ait taşınmazda yonca ekmediği halde ismini bilmediği ziraat mühendisi ile anlaşarak 2009 yılında yonca ekim destek parası aldıklarına yönelik şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, sanık …’in babası …’a ait olan arazide yonca ekilmemesine rağmen yonca ekilmiş gibi destekleme parası alındığının anlaşıldığı, 08/05/2013 tarihli uzmanlık raporuna göre destekleme alımı için yapılan başvurulardaki … adına atılan imzaların sanık …’ın eli ürünü olduğunun tespit edildiği ve bu suretle desteği alan kişinin sanık … olduğu, sanık …’ın almış olduğu bu destekleme parasını, sanık …’nun düzenlemiş olduğu yonca ekildiğine dair tutanağa istinaden aldığı ve bu suretle …’nun da görevinin gereklerine uygun davranmayarak kamunun zarara uğramasına neden olduğu, bu şekilde sanıkların üzerlerine atılı suçları işledikleri iddia edilen olayda;
Dosya kapsamından, sanık …’nun, arazi tespitine kadastrocu olmadan gitmeleri nedeniyle sağlıklı tespit yapılamamış olabileceğine, ancak suç işleme kastı bulunmadığına yönelik savunması ile sanık …’ın, destekleme alımına konu arazilerin babası adına kayıtlı olduğuna ve babası ile birlikte yaşadığına, tarlalarını ekip biçtiğine, destekleme alımına konu yoncayı ektiğine ancak kaç dönüm olduğunu bilemediğine, babası hasta olduğundan işlemleri babası … adına yaptığına yönelik savunması ile destekleme alımına konu tarlalar dışında sanığın babası adına kayıtlı 117, 118, 226, 234 parsel numaralı tarlaların da bulunduğunun anlaşılması karşısında; sanık tarafından alınan destekleme primine esas yoncanın hangi parsellerden elde edildiği, yonca ekimi yapılması uygun olan diğer arazilerden elde edilmiş olup olmadıkları ve destekleme alımına esas miktarda ürünün bu arazilerden elde edilmesinin olanaklı olup olmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde sanıklar hakkında mahkumiyet hükümleri kurulması,
Kabule göre de;
Sanık … hakkında verilen mahkumiyet hükmü yönünden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c maddesinde işaret olunan zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, görevi kötüye kullanma suçunun işlenmesi ile oluşmuş somut bir zarardan söz edilemeyeceği hususu da gözönünde bulundurularak, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 18/09/2012 tarih ve 2012/2-168-1776 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, koşullu bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden ve 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi halinde mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanması gerektiğinden, suç tarihi itibariyle sabıka kaydı bulunmayan ve hakkında 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulanan sanık hakkında yasal ve yeterli olmayan zararın karşılanmadığı gerekçesiyle CMK’nın 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.