Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2018/8547 E. 2019/40 K. 28.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/8547
KARAR NO : 2019/40
KARAR TARİHİ : 28.01.2019

Özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şüpheliler Evren Koyuncu ve diğerleri haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08.06.2016 tarih ve 2015/103149 soruşturma sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karara karşı yapılan itirazın süre yönünden reddine dair İzmir 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 14.10.2016 tarih ve 2016/3010 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 08.11.2018 gün ve 94660652-105-35-9759-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.11.2018 gün ve 2018/91056 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
İzmir 2. Sulh Ceza Hâkimliğince, kovuşturmaya yer olmadığına dair ek kararın müşteki …’e 29.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği, karara süresinden sonra 07.09.2016 tarihinde itiraz edildiği gerekçesi ile ret kararı verilmiş ise de,
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği, bu bağlamda öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkânsızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği nazara alındığında, somut olayda müştekinin 24.11.2015 tarihli savcılık ifadesinde bildirdiği “…” adresine bilinen en son adres olarak izah edilen şekilde tebligat işlemi yapılmaksızın, müştekinin MERNİS adresi olan “…” adresine doğrudan yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı ve öğrenme üzerine yapılan itirazın süresinde olduğu gözetilmeden, işin esasına girilerek inceleme yapılması yerine yazılı şekilde süre yönünden reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, İzmir 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 14.10.2016 tarih ve 2016/3010 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 28.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.