Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2018/8398 E. 2018/9597 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/8398
KARAR NO : 2018/9597
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

Bedelsiz senedi kullanma suçundan şüpheliler … ve … haklarında yapılan soruşturma sonucunda …. Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12.05.2018 tarih ve 2017/129502-2018/40299 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii …. 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11.06.2018 tarih ve 2018/2820 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 26.10.2018 gün ve 94660652-105-34-12878-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.11.2018 gün ve 2018/89040 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet Savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet Savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin şüphelilerin…. Kiralama isimli iş yerine giderek şüpheli Yücel ile yaptığı anlaşma sonucu… plaka sayılı aracı 1 günlüğüne kiraladığını, kira bedelini peşin ödediği ancak şüphelilerin kira bedelini almakla yetinmeyip araca bir zarar gelecek olursa teminat olmak üzere boş olarak imzalanmış 50.000 Türk lirası teminat senedi imzalattıklarını, aracın müşteki tarafından teslim edildikten sonra senedin iade edilmediğini ve daha sonra …. 34. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1038 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğunu beyan etmesi, şüpheli …’ın müştekinin kendilerinden araç kiraladığı hususunun doğru olduğunu, müşteki …’ın, babası olan …’dan borç para aldığını, senedi buna istinaden verdiğini, şikâyet dilekçesinde bahsedilen iddiaların doğru olmadığını, senedin araç kiralama için değil verilen borç karşılığında müştekiden alındığı şeklindeki ifadesi ve şüpheli …’ın müşteki …’ı uzun yıllardır tanıdığını, geçmişte kendisi ile yakın arkadaşlığı olduğunu, zaman zaman kendisine borç para verdiğini, tam olarak hatırlayamamakla birlikte 2016 yılında …’ın yanına gelip evleneceğini ev alacağını, paraya ihtiyacı olduğunu söyleyerek borç para istediğini, bu nedenle kendisine elden nakden 50.000 TL borç para verdiğini, bunun üzerine senet düzenlediklerini, daha sonra ödeme yapmayınca tahsil için senedi icraya verdiğini, şikayet dilekçesinde bahsedilen hususların doğru olmadığını, oğlu …’ın ……. İlçesinde ….. isimli şirketi çalıştırdığını, kendisinin ise …….. ‘de…. isimli şirketi çalıştırdığını, her iki şirketin birbirinden bağımsız olduğunu, araç kiralama işinin oğlu …. in şirketi olan …..’dan yapıldığını, müştekinin kendisinden araç kiralamayıp borç para aldığını, senedin de verilen borç nedeniyle düzenlendiğini, müştekinin borcu ödememek için bu şekilde isnatlarda bulunduğunu şeklindeki tüm beyanlar karşısında, her ne kadar …. Cumhuriyet başsavcılığınca eylemin hukukî ihtilaf niteliğinde olduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, soruşturma dosyası kapsamına göre mevcut delillerin şüpheliye atılı suçtan kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, bu delillere ve suçun unsurlarına yönelik takdir ve değerlendirilmenin mahkemesince yapılması gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1- …. Cumhuriyet Başsavcılığının 05.05.2017 tarih ve 2017/20907-33380 sayılı kovuşturmaya yapılmasına yer olmadığına kararına karşı yapılan itiraz üzerine …. 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2017/3578 sayılı kararıyla dolandırıcılık suçu açısından yapılan itirazın esastan reddine, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu yönünden ise kabulüne karar verildiği anlaşılmış ise de; 5271 sayılı CMK’nın 173/1. maddesinde, suçtan zarar görenin, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içerisinde bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı yeri çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebileceğinin öngörülmüş olmasına rağmen, belirtilen takipsizlik kararının 18.05.2017 günü şikâyetçi vekiline tebliğ edildiği ve karara on beş günlük yasal süresinden sonra 18.07.2017 havale tarihli dilekçe ile itiraz edildiği anlaşıldığından, söz konusu karara karşı yapılan itirazın usul yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- …. 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11.09.2017 tarih ve 2017/3578 sayılı kararının hatalı olması nedeniyle sonrasında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine merciince ilk kararın kaldırılması için başvuruda bulunulup, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle …. 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2017/3578 ve …. 8 Sulh Ceza Hâkimliğinin 2018/2820 sayılı kararlarına karşı, belirtilen nedenlerle kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.