Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2018/8396 E. 2018/9602 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/8396
KARAR NO : 2018/9602
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şüpheliler …. ve … haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda ….Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 25.10.2017 tarih ve 2017/24621-15204 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii ….1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 07.12.2017 tarih ve 2017/6486 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25.10.2018 gün ve 94660652-105-55-6140-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.11.2018 gün ve 2018/89013 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda, müştekinin olaya konu belgeyi borcunu ödemek amacıyla şüpheli …’nın çalışanı olan … lehine tanzim ettiğini, belgeyi bu haliyle …’ya teslim ettiğini, belgenin aynı şahıs tarafından ibraz edildiğini, bu esnada belge arkasında… ismine atfen herhangi bir ciro yazısı ve imzası bulunmadığını, belgenin karşılıksız kaldığını, ardından lehtar … l ile ibraz eden … isimlerine atfen atılı bulunan ciro yazılarının arasına …. ismine atfen ciro yazısı ve imzası konulduğunu, belgenin bu haliyle …. tarafından icra takibine konu edildiğini ileri sürmesi ve şüpheli Abbas Kaya’nın alınan ifadesinde ismine atfen atılı bulunan yazı ve imzanın kendisine ait olmadığını düşündüğünü, kendisi yerine oğlu … tarafından imzalanmış olabileceğini beyan etmesi karşısında, belgenin ibrazı anında arkasında … ismine atfen ciro yazısı ve imzası bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılarak gerekirse yazı ve imzanın sahte olup olmadığına ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılması, toplanacak deliller ve yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelilerin hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerekirken, herhangi bir işlem yapılmadan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği gözetilmeden yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Şikâyetçinin beyanlarında, şüphelilerden …’ya olan borcuna karşılık… l lehine düzenlediği 15.08.2013 tarihli çeki verdiğini ve bu şüpheli tarafından suça konu çekin bankaya ibraz edilmesi üzerine banka tarafından çekin arka yüzüne karşılıksız kaşesinin vurulduğunu, ibraz sırasında …. ’nın cirosunun bulunmamasına rağmen, sonrasında araya sıkıştırılan ciro nedeniyle ciranta haline gelmesi üzerine bu kişi tarafından icra takibine konu edildiğine dair iddiaları nedeniyle başlatılan soruşturma sonucunda verilen kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararına karşı yapılan itiraz üzerine verilen ret kararına yönelik olarak, ….adına atılan yazı ve imzaların ona ait olup olmadığı ile ibraz anında cirosunun bulunup bulunmadığı hususlarında araştırma yapılması gerektiğinden bahisle kanun yararına bozma isteminde bulunulduğu anlaşılmış ise de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, hesap sahibinin önceden verdiği açık ya da örtülü rıza üzerine imzasını taklit ederek kullanan failde zarar verme bilinci bulunmayacağından kastın varlığının ileri sürülemeyeceği, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul edilemeyeceğinden hareketle; şüphelilerin beyanlarında birbirleri yerine imza atabileceklerini belirtmeleri nedeniyle zımni rızanın varlığı kabul edileceğinden, yapılacak yazı ve imza incelemesinin bir öneminin kalmayacağı; öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 793/1. maddesine göre, ibrazdan sonra yapılan cironun, alacağın temliki sonuçlarını doğuracağının kabul edilmesi nedeniyle çekin, bu niteliğini kaybetmeyeceği, sadece şahsi def’ilerin ibrazdan sonra çeki ciro ile alan yetkili hamile karşı da ileri sürülebileceği, dolayısıyla ibrazdan sonra…. ’ya çekin ciro edilmesi halinde çekin kambiyo senedi niteliğinin kaybolmayacağı ve bankada karşılığı bulunmayan çekin … tarafından icra takibine konulması mümkünken aynı işyerinde çalışan babası tarafından konulmasında da bir menfaatlerinin bulunmadığı dikkate alındığında, sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının yasal unsurlarının oluşmayacağı, yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 24.03.1989 gün ve 1988/1-1989/2 sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, çekin miktarı itibariyle bedelsiz kaldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği halde buna ilişkin delil ileri sürülemediği, UYAP üzerinden yapılan incelemede de, yapılan icra takibinin iptali için …. tarafından açılan ve ….2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/461 esas sayılı dosyası üzerinden görülen davada, çekin ödenmesinden ziyade zamanaşımına uğradığının iddia edildiği, ilgili dosyada da çekin kambiyo senedi niteliğini koruduğunun kabul edildiği, bu itibarla bedelsiz senedi kullanma suçunun da unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bir isabetsizlik görülmediğinden, ….1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 07.12.2017 tarih ve 2017/6486 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 17.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.