Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2018/8235 E. 2018/9829 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/8235
KARAR NO : 2018/9829
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 157/1, 52/2, 53, 58 maddeleri gereğince mahkumiyet

Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, katılanın çalıştığı iş yerine gelerek, inşaat malzemesi satın alacağını ancak yapacağı işle ilgili bilgileri içerir dosyayı atmak için kendisine telefon veya tablet bilgisayar lazım olduğunu söylediği, katılanın da kendi telefonunu sanığa verip sanıkla birlikte sanığın tarif ettiği iş yerine doğru gittikleri, sanığın, katılana bir binanın önünde beklemesini, kendisinin bilgileri telefona aktarıp geleceğini söyleyerek binaya girdiği ve bir daha gelmediğinin iddia edildiği somut olayda, dosya kapsamında toplanan delillere göre taraflar arasında uzlaştırma yönünde verilen bozma sonucu uzlaştırma sağlanamadığı ve sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olduğuna ilişkin mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamedeki sanığın bozma ilamına karşı diyeceklerinin sorulmadan karar verildiğine ilişkin bozma isteyen düşünceye, Dairemizin 01/06/2017 tarihli bozma ilamının sanık lehine olması nedeniyle, bozma sonrası yapılan yargılama giderinin Devlet Hazinesi’ne yüklenmesi gerektiğine ilişkin bozma isteyen düşünceye ise, uzlaşmanın sağlanmamış olması nedeniyle iştirak edilmemiştir.
Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’u ile Bazı Kanunlar’da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri düzenlenmiş ve sanığın tekerrüre esas alınan…. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/368 esas, 2011/634 karar sayılı ilamına konu dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamında bulunması karşısında, öncelikle tekerrüre esas alınan ilam sebebi ile uyarlama yargılaması yapılarak sonucuna göre sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.