Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2018/4015 E. 2019/4149 K. 22.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4015
KARAR NO : 2019/4149
KARAR TARİHİ : 22.04.2019

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, görevi ihmal
HÜKÜM : Sanık hakkında:
a) Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan TCK’nın 155/2, 43/1, 62, 52/2, 53/1-3,
51/1-3 maddeleri gereğince mahkumiyet
b) Görevi ihmal suçundan beraat

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm katılan vekilleri ile sanık müdafi tarafından, görevi ihmal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm ise katılan vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, katılan kurumda sözleşmeli avukat olarak görev yaptığı ve yetkilendirildiği dosyalarda icra takipleri yaptığı, özelleştirme kadrosundan doğan işçi alacakları nedeniyle katılan kurum aleyhine açılan davalar sonucu Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nde bulunan ve kurumun borçlu olduğu takip dosyalarına katılan kurum tarafından ödemeler yapıldığı ancak mahkeme kararlarının Yargıtay tarafından bozulması üzerine kurumun borçlu olduğu miktarların daha az olduğuna hükmedilmesi nedeniyle 145 adet dosyada katılan kurum tarafından yatırılan paraların iade alınması gerektiği, bu dosyalarla ilgili olarak sanığın öncesinde yaptığı herhangi bir işlem olmamasına ve iade alınacak paranın çekilmesi konusunda kendisine talimat verilmemesine rağmen, ahzu kabz yetkisi içeren vekaletnamesi ile Ankara 9. İcra Müdürlüğü’ne başvurarak 30/09/2009 tarihinden 09/10/2009 tarihine kadar toplam 1.094.253,80 TL parayı tahsil ettiği ancak katılan kurum hesabına tahsil ettiği miktarı yatırmadığı, katılan kurum tarafından olayın öğrenilmesi üzerine sanığa parayı iade etmesi konusunda yazı gönderildiği ve sanığın 10/11/2009 tarihinde 142.110,55 TL, 11/11/2009 tarihinde ise 137.046,73 TL parayı iade ettiği, bakiye kısmını ise katılan kuruma vermeyerek haksız menfaat sağladığı, ayrıca katılan kurum vekili sıfatıyla takip ettiği Ankara 9. İcra Müdürlüğünde bulunan 45 adet dosyada borçlulara ödeme emri gönderilmesi için masraf verilmesine rağmen tebligat pullarını vermeyerek borçlulara ödeme emri gönderilmesini engellediği ve takiplerin işlemsiz kalmasına neden olduğu, bu suretle sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve görevi ihmal suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1- Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,
Katılan kurum tarafından 115 adet icra dosyasının açılmak üzere sanığa teslim edilmesi üzerine sanığın 10/11/2009 ve 11/11/2009 tarihlerinde icra takibi açılması için dosyaları icra müdürlüğüne teslim ettiği, söz konusu dosyaların esasa kaydedilmesi sırasında 16/11/2009 tarihinde sanığa azilnamenin tebliğ edildiği ve bu tarihten sonra yapılmayan işlemler nedeniyle sanığın sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla, sanığın ödeme emirlerinin tebliği konusunda dosyaya masraf yatırmadığı hususunda kasıtlı davrandığına dair atılı suçu işlediğine dair cezalandırılması için her türlü şüpheden uzak ve kesin delil elde edilemediği gerekçesi ile kurulan beraat hükmünde isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2- Sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,
Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2007/2442-2515-2568-2464 sayılı dosyaları arasındaki 146 adet dosya incelenerek hazırlanan bilirkişi heyeti raporuna göre, sanığın 30/09/2009 ve 09/10/2009 tarihleri arasında toplam 1.102.494 TL tahsilat yaptığı, sanığın katılan kuruma sunduğu 20/10/2009 tarihli raporunda tahsilat işleminden bahsetmediği, katılan kurum tarafından icra dosyalarından yapılan tahsilatların haricen öğrenilmesi üzerine 05/11/2009 tarihli yazı ile tahsil edilen tutarın iadesinin istenildiği, bunun üzerine sanığın 09/11/2009 ve 20/11/2009 tarihleri arasında toplam 914.802,92 TL iade ettiği ancak 187.692,06 TL parayı uhdesinde tuttuğunun belirlendiği, bu aşamada katılan kurum tarafından sanığın Ankara 11. Noterliğinin 13/11/2009 gün ve 15703 yevmiye numaralı yazısı ile azledildiği, sanığın ifadesinde, azledilmesi nedeniyle vekalet ücretine ilişkin alacakları hakkında hapis hakkını kullandığını beyan ederek suçlamayı kabul etmediği, ancak Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün icra dosyalarına vekalet sunarak işlem yapılması konusunda yetkili olmamasına ve bu dosyalar hakkındaki tüm işlemlerin katılan kurumun yetkilendirdiği diğer avukatlar tarafından yapıldığını bilmesine rağmen tahsilat yapması, 20/10/2009 tarihinde, takibinde olan dosyaların tahsilatı hakkında davacı kuruma verdiği raporda Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün 2007/2442-2515 ve 2007/2568-2646 sayılı dosyalarından, 30/09/2009, 01/10/2009, 06/10/2009, 07/10/2009, 08/10/2009 ve 09/10/2009 tarihlerinde yapmış olduğu toplam 1.102.494,98 TL tahsilat ve işlemler hakkında bilgi vermemesi, kendisine ihtarname gönderildikten sonra 09/11/2009 ve 20/11/2009 tarihleri arasında kısmen ödeyerek, uzunca süre tahsilatı elinde tutması hususları göz önüne alındığında azilnamenin haklı nedenler içerdiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2006/13-610 esas, 2006/639 karar sayılı ilamında; “vekalet sözleşmesi karşılıklı güvene dayalıdır. Söz konusu güven zedelendiği zaman tarafların sözleşmeyi feshetme hakkı vardır. Bu nedenle vekaletten azil veya istifa her zaman mümkündür.” ifadelerine yer verildiği, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde; “avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” hükmü ile aynı Kanun’un 174/2. maddesinde; “avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükümlerine yer verildiği, bu açıklama kapsamında, dosyada mevcut bilirkişi heyeti raporlarıyla da sabit olduğu haliyle sanığın, azlinin haklı nedenlere dayandığı ve doğmayan vekalet ücreti nedeniyle hapis hakkını kullanmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçtan mahkumiyetine yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilleri ile sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) 5237 sayılı TCK’nın 51/1 maddesi gereğince, yalnızca hapis cezasının ertelenebileceği gözetilmeksizin, sanık hakkında verilen adli para cezasının da ertelenmesine hükmedilmesi,
b) 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin kullanılmasına ilişkin yasaklama hükmünün uygulanamayacağı hususunun gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, fakat, bu aykırılıkların yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, ertelemeye ilişkin hüküm fıkrasına “hapis cezasının” ibaresi eklenmek suretiyle ve hak yoksunlukları ile ilgili hüküm fıkrasından “5237 sayılı TCK’nın 53. maddenin 1. fıkranın c maddesinde sayılı hakları kullanmaktan yasaklanmasına” ibaresi çıkarılmak suretiyle 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.