Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2018/3394 E. 2018/8206 K. 19.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/3394
KARAR NO : 2018/8206
KARAR TARİHİ : 19.11.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın katılan kuruma fatura ettiği reçetelerde bulunan Sandimmum 100 mg ve Sandimmum 25 mg marka ilaçlara ait sekizer adet küpürün ilgili novartis ilaç firmasına incelettirildiği ve sahte olduklarına dair rapor alındığı, bu sahte küpürler ile hazırlanan faturaların kurum tarafından ödendiği, Sağlık İl Müdürlüğü tarafından yapılan incelemeler sonucunda sanığın toplam 206 adet sahte ilaç küpürünü fatura ettiği, kuruma 68000 TL miktarda zarar verdiği, bu şekilde sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia edilen olayda;
1- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz başvurusunun incelenmesinde,
Sanığa yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun, 5327 sayılı TCK’nın 204/1. maddesinde öngörülen cezasının miktarı ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının, suçun işlendiği 28/06/2006 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve katılan vekilinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz başvurusunun incelenmesinde,
Sanığın savunmalarında üzerine atılı suçları işlemediğini belirtmesi, dairemizin bozma ilamı sonucu dinlenen reçetelerde ismi geçen doktor ve hasta tanıkların beyanları, bilirkişi heyetinden alınan raporda; tüm ilaçların SGK’nın kurduğu elektronik sistemde ilaçların barkot okuyucular ile girildiği, ilaçların, reçetelerin elle veya eczacının insiyatifi ile sisteme girilmesinin mümkün olmadığı ve provizyon sistemine girilen ilaçların sistem tarafından SGK tarafından tanıtılıp onay alan reçetelerin çıktıları alındıktan sonra faturalandırma yapıldığı ve okutma esnasında uyarma vermeyen bir ilacın durumu hakkında eczacının sorumlu tutulamayacağı ve eczacının bir kupürün sahte veya orjinal olup olmadığını bilme imkanının bulunmadığı, üretici firma ya da sağlık bakanlığınca sahte kupürlü ilaçların piyasada olduğuna dair bir yazının bulunmadığı ve eczacının, sektörün üretmiş olduğu ilaçları ecza deposundan temin ettiğini, dava konusu olayda Sağlık Bakanlığı tarafından olayda tahakkuk ettirilen 78.698 TL alacağın yasal faizi ile birlikte eczanenin fatura alacaklarından mahsup edilerek karşılandığı, ilaç alışlarının %95’nin SGK tarafından yapıldığı ve bunun sonucu olarak eczanenin sözleşme feshi durumunda iflas etmek tehlikesi ile karşı karşıya bulunması nedeniyle hiçbir eczanenin bu hatayı yapmayacağı, hastaların reçetelerin arkasında imzalarının bulunduğu, ilaçların alınarak hastalar tarafından kullanıldığının beyan edildiği bu durumda da kamu zararının oluşmayacağı reçete üzerinde doktor kaşe ve imzalarının bulunduğu ve incelenen reçetelerde doktor adı, imzası ve tarihi, protokol numarası yönünden bir eksiklik görülmediği ve sahte olduğu bildirilen kupürlü ilaçların sanık eczacı tarafından sahte olduğu bilinerek kasten veya kusurlu biçimde kullanılmış olduğuna ilişkin hiçbir saptama ve delil bulunmadığı yönünde görüş ve kanaatin bildirilmesi karşısında; sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin sabit olmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin herhangi bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 19/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.