Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2018/3028 E. 2018/8905 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/3028
KARAR NO : 2018/8905
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 157/1, 62, 50/1-a, 52. maddeleri gereğince mahkumiyet

Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın yokluğunda verilen mahkumiyet hükmünün 27/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, sanık müdafiinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 310/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süre geçtikten sonra 05/01/2018 tarihinde temyiz etmiş ise de, hüküm fıkrasında Mahkeme tarafından temyiz süresinin 15 gün olduğu belirtilerek yanıltılması nedeniyle, sanık müdafiinin bu yanıltmadan yararlanarak hükmü süresinde temyiz ettiği kabul edilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçundan sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmü Dairemizin 29/05/2017 tarih ve 2017/17144 E-2017/11883 K sayılı ilamı ile 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik ile suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle sanığın durumunun yeniden değerlendirilmesi amacıyla bozulmuş olup, mahal mahkemesi tarafından Uzlaştırma Bürosuna gönderilmesinin ardından, uzlaştırmacı tarafından uzlaşmanın gerçekleşmediğinden bahisle uzlaştırma raporunun düzenlenip mahkemeye sunulduğu, mahkeme tarafından ise sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine yapılan incelemede;
Uzlaştırma ile ilgili mevzuatımızda yer alan tebligata ilişkin hükümlere bakıldığında, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.”
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.”
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, “Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.”
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, “uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır.”
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, “Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.”
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesinde yer alan, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.”
Aynı Kanun’un 21/1-2. maddesinde yer alan, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapabileceği, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz veya yapılmaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca tebliğ yapması gerektiği;
Somut olayda; uzlaştırma raporu ile taraflar arasında uzlaştırmanın sağlanamadığından bahisle uzlaştırma işleminin gerçekleşmediği belirtilmiş ise de, uzlaştırmacı tarafından sanığa yapılan tebligatın iade geldiği, şikayetçiye bozma öncesi beyanında yer alan adresine çıkan tebligatın ise tanınmadığı belirtilmesine ve adresin mernis adresi olmamasına rağmen Tebligat Kanunu 21. maddeye göre tebliğ edildiğinin anlaşılması, tarafların bozma ilamı sonrası beyanlarının da alınmaması, sanık müdafiinin temyiz diletçesinde uzlaştırmanın teklif edilmediğini belirtmesi karşısında; yukarıda belirtilen düzenlemeler ışığında tarafların bilinen adreslerinden iade gelmesi halinde mernis adreslerine usulüne uygun uzlaştırma teklifi gönderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, uzlaştırma işleminin usulüne uygun olarak yapılmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.