Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2018/1484 E. 2018/9940 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/1484
KARAR NO : 2018/9940
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Sanıkların her ikisi hakkında TCK 157/1, 52, 52/ 4, 53 ve 58/6 maddeleri gereğince mahkumiyet

Dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Hükümden önce 05/08/2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7035 sayılı Kanununun 21. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 291. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen ve bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı 7 gün olarak öngörülen temyiz süresinin 15 gün olarak değiştirildiği; ancak bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20/07/2016 tarihinden önce verilen ve Yargıtay’dan geçen dosyalar hakkında 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK’un 305 ila 326. maddelerinin uygulanması gerektiği ve 1412 sayılı CMUK’un 310. maddesi uyarınca da temyiz süresinin bir hafta olduğu gözetilmeden mahkemece temyiz süresinin 15 gün olduğu belirtilmek suretiyle yanıltıcı ifade kullanılmış olması, kanun yoluna ilişkin süreler konusunda 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda farklı düzenlemelere yer verilmesi, 7035 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra temyiz süresi konusunda tereddütler oluşması ve ilk derece mahkemelerince yanıltıcı ifadeler kullanılmasının, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 13/10/2015 gün, 2015/11-120 Esas, 2015/313 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, avukatlar da dahil olmak üzere başvurucuların kanun yolunda yanılmalarına sebep olduğu gibi, Anayasa Mahkemesi’nin 09/06/2016 tarihli (Başvuru Numarası: 2014/4987) ve 22/09/2016 tarihli (Başvuru Numarası: 2014/1382) kararlarına göre, bu durumun adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğinde bulunması nedeniyle sanık …’ın temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek ve sanıkların üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle bozma sonrasında dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderildiği ancak taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede,

Sanıkların suç tarihinde katılanı çeşitli hilelerle aldatıp, telefon satma işine ikna ederek iki adet altın burma bilezik ve 600TL parasını aldıkları ve katılanın güvenini kazanmak için de içerisinde 8 adet altın saat olduğunu söyledikleri bir çanta vererek ortadan kayboldukları bu şekilde sanıkların üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen somut olayda; sanıkların suçunun sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanık … hakkında, …. 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/11/2008 gün, 2006/666 esas, 2008/488 karar sayılı ilamının tekerrüre esas alındığı ancak dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamında olması ve uzlaştırmanın sağlanmış olması nedeniyle 19.10.2017 tarihli Ek Karar ile; ilama bağlı cezaların ortadan kaldırılmasına ve kamu davasının düşmesine karar verildiği anlaşılmakla, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanıkların sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Adli para cezasının belirlenmesi aşamasında uygulama maddesi olan 5237 sayılı TCK’nın 52. maddesinin 2.fıkrasının gösterilmemesi suretiyle, CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
2) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 21.05.2013 olarak gösterilmesi gerekirken 22.05.2013 olarak gösterilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasının 5. bendinden “ TCK nın 52. maddesi” ibaresinin çıkartılarak yerine “TCK’nın 52/2. maddesi” ibaresinin eklenmesi suretiyle ve gerekçeli karar başlığına suç tarihi olarak yazılan “22/05/2013” tarihinin çıkartılarak yerine “21/05/2013” tarihinin yazılması suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.